Eylül 16, 2011

6 YILLIK TOHUMUN PERFORMANSI...

Bu yaz başında bundan 6 yıl önce elime geçen bir doğal pembe domates türünün (aslında mor; "Purple Calabash" !) tohumundan ürün almayı denedim... Esasen tohumlar 7. yılındaydı... Biz ortalama 5 yıl ömrü olduğunu biliyorduk tohumların ama gene de denemeye değerdi...
Sonuç: "1" adet meyva ile canlılığını sürdürdü! (Ondan da tohum aldık elbette bakalım seneye onlar ne gösterecek bize?)

Balkonda 7 yaşına girmiş bir tohumdan yetişen "Purple Calabash"- Temmuz 2011...

Aynı domates, 18 Ağustos 2011...

Aynı domates, tabakta!

Aynı domates, tohumları alınıyor!..




Eylül 15, 2011

HAFİZE BALİÇ'İN BAHÇESİNE GİTTİK!

Hafize Baliç Evi ve Bahçesi- Çerkesköy, 2011
Hafize Baliç'in çocukları ve gelinleri...
Soldan: Ferah Baliç, Sevinç Baliç, İlhan ve Hakkı Baliç...
Sadece pembe domatesler değilmiş
rahmetlinin  merakı...  Bu gül de onun ektiği çiçeklerden...
Geçtiğimiz hafta sonu, Hakkı ve Sevinç Baliç'le Pembe Domates Ağı'nın kurulmasına vesile olan pembe domatesleri bahçesinde yetiştiren merhume Hafize Baliç'in Çerkesköy'deki evine gittik...
Çocukları evi canlı tutuyorlar. Bütün kardeşler bayramlarda o evde toplanıp bir kaç gün geçiriyorlar. Evin içi pırıl pırıl...
Kendileri de Çerkesköy'de oturan İlhan ve Ferah Baliç ile tanıştık. Onlar hem bahçe hem ev ile ilgilenip sanki Hafize Hanım yaşıyormuşçasına onun ektiklerini biçiyorlar... Hem de aynı özen ile. Yani doğallığı sürdürerek!
İlhan Bey, bundan bir iki ay önce bir gün, boy atmaya başlayan  fidelere bakım yaparken, sırtında ilaç tüpleriyle kapıya gelen, "buraya da sıkalım" diyen bir "zirai mücadeleci" gördüğünde onu nasıl geri püskürttüğünü anlattı!
"-Böyle ilaçsız milaçsız, ne kadar olursa o kadar olsun, bizim de kimsenin de annemin tohumlarını bozmaya hakkı yok" diyor...
Aslen Saray'lı olan Ferah Hanım da adı gibi insanın içini ferahlatan, sevecen, cıvıl cıvıl bir Trakya insanı. "-Ben bu bahçe işlerine alışık değilim hiç, ama bu son iki yıldır gide gele sevmeye başladım bu işi" diyor...
Doğal olarak 7/24 saat o bahçeyle uğraşan Hafize Hanım'ın elde ettiği sonuçları elde edememişler son iki yıldır. Ama gittikçe daha çok ustalaşıyorlar. İlhan Bey'in cep telefonu tıka basa domates fotoğraflarıyla doluydu! Hakkı Baliç de önümüzdeki mevsim toprağın hazırlanma aşamasında onlara yardıma gideceğini söylüyor.
Fatma Özgür... Hafize Hanım'ın yan komşusu...
 O da "asla ilaç atmadan" pembe domates yetiştiriyor...
O gün Hafize Hanım'ın bahçesinde nefis bir çay içtik. Bahçedeki domateslere çocukları pek dokunmadılar çünkü onların çoğu tohumluk olarak ayrılmış... Bu yüzden hemen yan evdeki komşusu Fatma Hanım'a başvuruldu ve onun da aynı yöntemlerle bahçesinde yetiştirdiği pembelerden biraz alındı. Sevinç Hanım, onları özenle paylaştırdı sonra...

Baliç'ler daha sonra annelerinin evine hayli yakın bir alanda hem kokoreç yapıp satan hem de bostancılık yapan bir ailenin de pembe domates yetiştirdiğini söylediler... Oraya gidildiğinde pembelerin artık bittiği, daha çok "armut domates" dedikleri bir kırmızı domates türünün bol olduğu görüldü. Onlar da kalan pembeleri sarıp sarmalamışlar, tohumluk olarak ayırmışlardı... Yalnız, adını sormayı unuttuğum, resimde görülen bahçıvan, ilaçlama konusunda daha esnekti. "İlaç atmadan zor olur" gibisinden konuşuyordu... Oysa ne Hafize Hanım'ın ne de Fartma Hanım'ın bahçelerinde domateslere musallat olmuş başka canlılar vardı. Bu bostanda ise "ilaca rağmen" pek çok domates "hastalanmıştı"...
Bu pembeler de Çerkesköy'de  bostancılık
yapan bir ailenin bahçesinden... 
Başından beri bu sayfalarda "Heirloom" tohum, "Evladiyelik tohum" deyip duruyoruz. Evlatları da Hafize hanım'ın 50 küsür yıllık tohumlarını gözleri gibi koruyarak, gerçek "evladiyelik"in ne olduğunu somutluyorlardı işte...

Hafize Hanım'ı hayırla, sempatiyle, rahmetle anarak, Çerkesköy gezisini noktaladık...
Geriye de bu anıyı PDA ile paylaşmak kaldı...

Sağlıcakla kalın!