webdekultursanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
webdekultursanat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mart 31, 2018

18 YIL ÖNCE YAZMIŞIM: "DOMATESE KASİDE"

Bundan tam 18 yıl öncesi imiş... O yıllarda geniş bir kültür sanat sayfası olan Milliyet'te haftalık yazılar yazıyordum, Internet'ten erişilebilecek kültür sanat kaynakları hakkında... Daha domates konusu gündemimize girmemişti ama has domates özlemi elbette o yıllarda da vardı... İşte o yazılardan birine Neruda'nın "Domatese Kaside"si konuk olmuş:

WEB'DE KÜLTÜR SANAT
DOMATESE KASİDE

Sokak
boğulmuş domatese:
öğle üstü,
yazın,
bölünüyor
ışık
iki
domates
yarımına
ve sokaklardan
akıyor suları...
Pablo Neruda’nın, “Domatese Kaside'si, yukarıdaki dizelerle başlıyor. Devamı, Kemal Özer ve Sibel Özbudun çevirisi “Sevdiğime Seslenir Gibi" (Yordam Yayıncılık) kitabında! Neruda için yapılmış yüzlerce Web sitesi var. Özgün metin ve İngilizce çeviriler “http://sunsite.dcc.uchile.cl/chile/misc/odas.html" adresinde bulunabilir. Neruda’nın savaşsız bir yaşam için “temel" saydığı ve oturup kaside yazdığı şeylerden biri de domates, diğer adı ile “lycopresicon lycopersicum". Aslında bir meyva olan ve zehirli sanıldığı için uzun zaman yenmeyen domates, bazı ülkelerde mahkeme kararı ile “sebze" ilan edilmiş. Ticaret için böylesi daha kolay oluyormuş. Domatesin bugün bu bölüme konuk olmasının ilk nedeni, “La Tomatina". Hani şu İspanya’daki Bunol kasabası sokaklarında onbinlerce ton domatesle yapılan kavgafestival. Bunca domatese neden kıyıldığını merak etmemek mümkün mü? Yanıtlar festivalin “latomatina.com" adresinde. Meğerse, bu kavga, aslında bir özgürlük metaforu imiş. Herkesin aynı kıyafeti, yani domatesi giymesi de, bir eşitlikçi duruş... Eh, bunun üzerine, Neruda’nın domatesi de gelip, baş köşeye yerleşti ve domates hikâyemiz çeşitlenmeye başladı.

       Domates ve barış
       Vefakâr arama motorum, “google.com" bakın daha neler getirdi “domates domates" diye sordukça... Bir gün Gertrud Stein, Henri Matisse’e komik bir soru sormuş. “Domates yerken onu ne gözle görürsün?" gibisinden. O da “yerken onu herkesin gördüğü gibi görürüm, ama resmini yaparken, ona bir sanatçı gözüyle bakarım" diye cevaplamış. Nedense bu alıntı bir “özdeyiş" kimliği kazanmış. Birçok sanatseverin kişisel sayfalarında kenar süsü gibi bol bol kullanılıyor. Stein’ın buna benzer soruları en sık sorduğu bir başka dostu, Picasso ise domatesi nasıl gördüğünü en kestirme yoldan; resmederek belirtmiş. 1944 yazında Paris’teki apartmanında yaptığı bu resim, Picasso’nun kendini tümüyle “savaşsız bir yaşamöa adadığı dönemin bir kaç ay öncesine rastlıyor. “Domates ve barış" bağlamında Neruda ile ilginç bir kesişme olabilir mi? “Picasso Online" projesi de bu ve benzeri ayrıntıları araştırıyor. Prof. Dr. Enrique Mallen’in başlattığı “tamu.edu/mocl/picasso" adresindeki bu çalışmanın, elektronik Picasso kaynakları içinde en ilginci olduğu söylenebilir. Neruda’nın kasidelerine iki ve üç boyutlu kasidelerle saygısını belirten birisi daha var: William Matthews. “galleryoffunctionalart.com/matthewsphotos.shtml" adresinde “Neruda’ya Saygı" sergisinde ilginç yerleştirmeler görebilirsiniz...

       Katil domatesler...
       Domatesin dünya barışında ve sanatta üstlendiği roller saymakla bitmiyor. “Dört Kare Yapım" film şirketi eliyle John DeBello, Steve Peace ve Costa Dillon üçlüsünün başının altından çıkan “Katil Domatesler" dizileri de domatese “bina edilmiş"! Teknik açıdan da uzun süre sizi ekran başında tutabilecek Web siteleri “www.killertomato.com" yakında bu dizilerin yenilerinin piyasaya sürüleceğini haber verirken, bir taraftan da, domates dahil, organik olarak yiyeceklerin üzerinde oynayanları dünya çapında protesto etmeye davet ediyor. Masum ve barış elçisi domatese “katil" kimliğini reva görmek nereden mi akıllarına gelmiş? Bir gün, bilerek ya da bilmeyerek, doğal yöntemlerle yetiştirilmeyen sebze ve meyvaları yiye yiye ne olacağımızı tartışıyorlarmış. Birisi demiş ki, “mesela, bir gün, mutfakta tasın içinde yıkanmayı bekleyen domateslerden biri çıkıp, büyüse büyüse ve o evin kadınını yese!"... Ondan sonra gelsin “Killer Tomatos" dizisi... Yaa, işte daha neler var ama, yerimiz yok! Bizden bir “domates" parçası ile kapatalım: “erkekadam.com/erk/erk23.htm". Hedef kitlesinin “toplumun genel geçer kurallarını yıkmak yerine üzerine sinsice giydirilen rol ve davranış biçimlerini sorgulayan erkekler" olduğu belirtilen bu derginin “Erkek Gözüyle" bölümünde Bora Akün yazmış; “Domates Yemek İçin Güneşi Beklemeliyiz". Aşkla domates arasında benzetme yapıyor. Tevekkeli, Fransızlar boşuna domatese “aşk meyvası" dememişler...
Kaynak: 2 Eylül 2000, Cumartesi - Milliyet Kültür Sanat Eki