Paris etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Paris etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Haziran 02, 2016

BALKONA ÇIKMADAN ÖNCEKİ GÜNLER...


Bu yıl dar balkona geniş boyutlu saksılar sığmadığından yalnızca iki pembe ve biraz da cherry ile uğraşacağız...
Pembeler, Hafize Baliç tohumlarından İzmir'de yaşamını sürdürenlerden...

Bebek beklediği için pembe fidesi de isteyen iki genç dost için Nail Sarı kanalıyla gelen tohumlardan çıkan fideler bunlar. Daha doğrusu o gruptan elimizde kalan son iki fide...

Cherry'ler ise Fransa kökenli, yıllardır döngüsünü sürdüren kırmızı, mor ve sarı olanlar... Bakalım nasıl devam edecekler!


Eylül 06, 2007

KURAKLIĞA İNAT!

PDA'nın ilk kuruluşundan bu yana bizimle olan ve tohum paylaşımında kendi bölgesinde koordinatörlüğü üstlenen bir üyemiz var: Sayın Halis Esen. Halis Bey, Ayşe Şensılay'ın İtalya'da görüp web-günlüğümüze yolladığı "öküz kalbi" (batılıların "sarık", "turban" diye adlandırdığı) domatesleri gördüğünde, nedendir bilinmez, çok heyecanlanıp, "AAah bunların tohumlarından olsa da yetiştirsek" diye görüş bildirmişti... Bu olaydan bir ay sonra yolumuz Paris'e düşmüştü. Orada "Le Bonmarché" denen ahir zaman lüks pazarında bir organik domates reyonu görüp, içlerinde siyah domatesler ve "öküz kalbi" olanlar da dahil olmak üzere bir miktar satın alıp kimilerinin çekirdeklerini de kurutmuştuk. Kurutulanlardan Halis Bey'e vermemek olmazdı elbette. Sonuç: Kuraklığa inat, Halis bey onları Gölcük'te inanılmaz başarıyla yeniden yeşertmiş, meyvaları almış, tohumlarını da tabii ki ve diyor ki "Seneye sadece pembe ve bu öküz kalplerini yetiştireceğim!"
Muhteşem pembe ve diğerlerinin görüntüleri PDA Ortak Web Günlüğünde!

Aralık 26, 2006

İSTANBUL'DAN PARİS'E UÇAN PEMBELER

Paris'te eğitimine devam eden, sevdiğimiz bir genç arkadaş, "bu pembe domateslerin farkı ne?" diye sormuş geçenlerde. Farkın ne olduğunu en iyi görerek ve tadarak anlayabilirdi elbette. Şansına "bir giden"le ona "son balkon turfandaları"ndan yolladık.

İstanbullu yeşil-pembeler, şu sıra, orada, bir cam önünde pembeleşmekle meşguller.
Paris'in günışığı da yardım ederse, farkı gösterecekler!

Mayıs 14, 2006

SIRA TOPRAK ve SAKSILARDA

Fideler türlü biçimde gelişedursun, Münevver, elektronik ortamda danışmanlık vermeyi sürdürüyor. Ekim yapılacak saksılar ve toprak bulma işi var sırada... Saksıların en az 30 cm derinliğinde olması gerektiğini ve her birine sadece tek bir fide dikilmesi gerektiğini öğreniyoruz. Peki toprak? "Bahçe-2006" fuarına gidip soruyoruz, "biraz organik toprak var mı?" diye. Bir katılımcı bize "Compo"nun sebze için özel organik toprağı olduğunu söylüyorsa da sonradan bunu çarşılarda bir türlü bulamıyoruz.
Sonuçta işin en başında kullandığım volkanik-organik toprak ve torfa ilaveten Münevver'in ömercan projesinde işbirliği yaptığı "English Gardens"'dan alınan (10 litrelik torbalardaki) organik topraklarla dikime hazırlanıyoruz. Saksılar da hazır...

Teneke saksılar yerine "çivi" takviyesi!

Münevver saksıların plastik olduğunu duyduğunda, "içine biraz çivi de atın" diyor. Kırsal kesimde saksı olarak geniş tenekelerde büyüyen canlıların çok mutlu olduğunu, nedeninin de tenekeden geçen "demir" olduğunu farkeden köylülerden -daha doğrusu onların içinde "plastiğe geçenler"den- duymuş. Her ne kadar bu serüvenin ilk haftasında, kısa bir seyahat için gittiğim Paris'ten ala ala "organik domates gübresi" ve "balkon bahçıvanı çantası" alarak dönmüşsem de kırsal kesim bilgeliğine saygım sonsuz!

Dolayısıyla şimdi de "çivi" arayışlarım üzerine MAT, hemen imdada yetişiyor, 10 tane 4-5 cm.lik demir çubuk buluyor bana.

Bu kadarcık "somut demir" benim saksılara yeter mi yetmez mi?
Orası meçhul henüz!

Demir çubuklar, diplerine biraz taş da konmuş saksılara birazdan paylaştırılacak...