evde organik salça etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
evde organik salça etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Haziran 19, 2019

DEFNE KORYÜREK'TEN HARİKA BİR DOMATES YAZISI: "KIRMIZILARIN ŞAHI"...

Ellerine sağlık Defne'ciğim,
Müthiş değerli bir içerik oluşturmuşsun gene...

Yazıdan bir tadımlık:

"...
Bu sevilme hali boşuna olamaz, sebepsiz hele asla! Peki domatesin en uzaktaki mutfakları bile değiştiren, dönüştüren lezzeti nereden geliyor?
Yukarıda yazdım aslında; domates glutamat dolu!
Glutamat ya da biraz gastronomiye meraklıysanız tanıyacağınız adıyla umami!.."

Yazının tamamına ulaşmak için tıklayınız: "KIRMIZILARIN ŞAHI" - Yeşil Gazete- 15 Haziran 2019

Aralık 23, 2016

DOMATESE KUŞKUYLA BAKIP, ONU SEVMEYEN 16. yy AVRUPALILARI!

"Garip Görünümlü 18. yy Domatesleri ve Patlıcan - Soğan"
Ressam - Luis Egidio Meléndez
-İlk boş vakitte bu yazıyı çevirip buraya koymak gerek, ama şimdi bağlantısını ve bir TR özetini paylaşayım, İng. bilenler tamamını hemen okur belki!-

Domates, 16. yy'da İspanyol gezginler eliyle, Amerika'dan kalkıp, Atlantik üzerinden Avrupa'ya ilk geldiğinde, Avrupalılar onu pek garip karşılamış. Bir süs bitkisi mi yoksa yenilebilir bir şey mi olduğuna karar verememişler uzun süre... Çünkü o domatesler bizim ölüp bittiğimiz "heirloom"; evladiyelik, doğal domateslermiş. PDA üyeleri iyi bilir, "bizim domatesler"i de çok kişi garip görünümünden dolayı "hormonlu" sanar hâlâ! Sonuçta onları süs bitkisi olarak bahçelerinde yetiştirmeye başlamışlar. Onu ilk yemeye başlayanlar, tuz- biber ve yağ ile sos haline getirmişler. Avrupa'daki ilk domatesli tarif; Napoli'den bir sos tarifi olmuş. Bir yüzyıl sonra Avrupalı şefler onu geliştirmişler. 18. yy'da domatesli sos-salça tarifleri yaygınlaşmış...
Makale böyle devam edip gidiyor. İspanyol ressam Luis Egidio Meléndez de o sırada bol bol yukarıdaki natürmortlardan yapmış. İyi ki de yapmış. Tablodakiler, bizimkilere ne kadar çok benziyor değil mi?
Yazının tamamı şurada:
When tomatoes first came from this side of the Atlantic to Europe, Europeans were a whole continent of tomato skeptics.

Ağustos 16, 2009

"AĞUSTOS'UN YARISI YAZ, YARISI KIŞ" DENSE DE



Özellikle İstanbul iklimi için "Ağustos'un yarısı yaz, yarısı kış" denirdi... Son yıllarda tanık olduğumuz iklim değişikliği bu söylemi anlamsız kıldı... Gene de İstanbul'un ışıkları, esintileri, renkleri ve sağda solda ve balkonlarda yavaş yavaş kuruyan yapraklar, kışı olmasa bile "ben buradayım, kapıdayım!" diyen sonbaharı haber veriyor... Bu arada bizim balkon ve hatta balkona sığamayan ev pembeleri harıl harıl meyva verip renk değiştirme telaşına kapıldı...
Bu yıl biz "balkondan ne kadar pembe elde edeceğiz acaba?" gibi bir konuyu neredeyse hiç gündeme almadık. "Ne kadar verirlerse o kadar"a razı olduk (Bir alttaki içeriği giren yeğenimiz Zeynep -ki patenti ona ait evde boğazlama tekniği için de çok olumlu mesajlar gelmekte- ile fideleri paylaşmış, asıl gelişmeyi onun bahçesindekilere terketmiş idik)... Buna karşılık bütün dikkatimiz PDA içindeki gelişmelerde idi.
Özellikle bu serüvene yeni başlayanlar önce inanılmaz bir telaşa kapılıyor, pembelerin her halinden evhamlanıp denemelerinin başarısızlıkla sonuçlanacağını düşünüyorlardı. Bu ruh durumunu sezen pembeler de sinameki bebekler gibi sorun üstüne sorun çıkarıyor, zaten olumsuz olan dış koşullar da tabloyu iyice açmaza sokuyordu.
Sonra havalar birazcık serinleyince ilk meyvalar ortaya çıktı... Bizim tohumlardan çıkan ilk pembelerin kimilerinin altında kararmalar olur. (kalsiyum azlığı). Bu kez bundan dolayı da evhamlanmalara tanık olduk. Oysa böyle olanlar yavaşça koparılıp ortadan kaldırılır ve arkadan sağlıklı yavrularla yola devam edilir. Neyse grup içinde öyle sağlıklı bir iletişim var ki ve bu bilgiler o kadar kısa süre içinde ve etkin bir biçimde paylaşılıyor ki bize düşen genellikle bu durumu sükunetle izlemek oluyor...

PDA Üye web günlükleri artıyor, buna çok seviniyoruz. Önemli ölçüde üyemiz az ya da çok ürün almayı başardı, bu daha da sevindirici. Ama asıl önemlisi Türkiye artık pembe domatesi öğrendi... Daha doğrusu varlığını farketti ve onu aramaya başladı... "Yaz bitmeden ne yemeli?" sorularına verilen yanıtlar içinde eskiden esamesi bile okunmayan pembe domates ağırlıklı olarak yer alıyor. Bu iyi mi kötü mü? Hem iyi hem değil. İyi, çünkü biz de bunu amaçlıyorduk zaten... Kötü, çünkü bu bir furya haline dönüşürse pembe domatesi endüstriyel hale getirip rant elde etmek isteyenlerin de iştahı kamçılanıyor...

Tohumlarımıza sıkı sıkı sahip çıkalım dostlar!

Not: Bu arada pembe domatesi bol olanlar evde onları nasıl değerlendirebilecekleri konusunda Ekim 2006 arşivinden yararlanabilir...