balkonda domates etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
balkonda domates etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mart 27, 2022

2022 YAZINI BEKLERKEN!

Geçen yıl da Mart sonunda ancak başlayabilmişiz balkon için çimlendirmeye...

İstanbul'da Nisan'da bir kar daha görecekmişiz diyorlar... Bakalım artık. Bunlar zaten oda içinde!

Mayıs 12, 2020

OLAĞANÜSTÜ 2020 BAHARINDA BALKONDA DOĞAL DOMATESLER...


Bu gönderinin başlığını, son iki-üç aydır sadece bizim ülkede değil, kimbilir kaç yüzyıldır "ilk defa" bu gezegenin hemen her coğrafyasında insanları tehdit eden "manyak" bir "mini-ötesi canlı"* yüzünden yayılan salgın hastalık yüzünden,  böyle koydum... 
*('nam-ı diğer'; 'Corona Virus-19' ya da sadece 'Corona', o da olmazsa 'COVID-19' filan gibi adları olan hani!)  
Esasen tohum çimlendirmede gecikmeme gerekçe olarak bu yıl da bu olağanüstü durum sahneye çıkıverdi... Keşke hiç çıkmasaymış. Çünkü kolay kolay gideceğe de benzemiyor. Maalesef... Neyse...

Bu, apartmanın, güneşi gün içinde 6 saat kesintisiz olarak görebilen  yegâne cephesindeki minicik, daracık, nam-ı diğer "Fransız Balkonu"nda, canlanmaya bırakılan çekirdekler, başlarını topraktan dışarı çıkardıkça, inanın ya da inanmayın, ben de kendimi "yeni doğmuş" mu desem, ne desem bilmiyorum, ama bildiğim tek şey, çooooooook iyi hissediyorum...
















Kasım 19, 2019

KASIM DOMATESLERİ ve MEVSİM DEĞİŞİKLİĞİ

Burası İstanbul...
Yani, öyle Antalya, Mersin filan gibi, Akdeniz iklim kuşağındaki bir kent değil...
Ama dünyanın doğası değişti artık bir kere... Mevsimler de...
İşte kanıtı:
Bir keresinde de Aralık ayında meyva vermişti bizim balkon pembeleri...
Bu yıl Kasım ayında önce çiçeklenip, hızla meyva verdiklerine tanık olduk...
Benzer biçimde balkondaki kapya biberlerin de...

Bunlar doğal "cherry"lerin çiçeklenmiş hali...


Aynı saksıda meyva da vermiş...

Bu da doğal kapyalar... Kimisi çiçekte kimi de meyvalamış!
Kasım 2019, balkonda doğal kapyalar...

Ağustos 04, 2018

BALKONDA MUCİZE: SOLUCAN GÜBRESİ

Yıllar önce bir "English Garden" vardı İstanbul'da... Sahibi İngiliz diye olsa gerek adı böyleydi. Sonra kapandı. Kapanmadan önce "Ömercan" diye muhteşem bir organik sebze-meyva çiftliği yapıp, üyelerine inanılmaz güzellikte ve çok makul fiyatlara dağıtım yapmıştı. (Bu girişim adı da İntepe'de buldukları bir "temiz toprak" sahibi ile ortak olunması, o toprağın sahibinin oğlunun adı da Ömer olduğu için öyleydi.) Sonra toprak sahibi -galiba TIR'lara otopark gibi- daha "kârlı" bir başka ortak bulup bu girişimin dağılmasına sebep olmuştu.
Neyse. Bu girişi yapmamın nedeni ilk yıllarda balkon bahçıvanlığı için kullanacağımız toprağı English Garden'dan almamız, o toprakların içinde de bolca solucan olmasıydı... Bu olanak böylece son bulunca büyük marketlerden sebze toprağı aldık. Bir aralık Pınar Kaftancıoğlu'nun İpek Hanım Çiftliği de PDA Üyelerine özel toprak vermişti. Sonra daha küçük balkonlu eve taşındık, toprağı da artık "ne bulduysak onu" biçiminde kullandık... Sonuç mu? "Hüsran" tabii. Koca bir yaz uğraş didin, üç-beş minik domates... İkide bir hastalanan fideler vesaire...

Uzun süredir ilk kez bu yaz, mucizevi bir duruma tanığız: Solucan gübreli toprak ve inanılmaz verimli domatesler, biberler... Üstelik bunu bu ağa hiç de yabancı olmayan birisine, PDA Grup Sözcüsü sevgili Yeşim Güriş'e borçluyuz. Yeşim, ülke ekonomisi ve politikasının geldiği noktada eski mesleği profesyonel turizm rehberliğini terketti ve kendini solucan gübresi oluşturmaya adadı. Sevgili Defne Koryurek'in bir PDA Toplantısı öncesi getirdiği sütleriyle bize tanıttığı ve abonesi olduğumuz "Aysun The Sütçü" - "Gündönümü" çiftliğine komşu bir arazide. Sonra doğal tavuklar alıp yumurta üretimine de başladı. Markası ise kendi adı ile oğlunun adının karışımı "YENESOL". (Ona en kolay ulaşmak Instagram'da: YENESOL ve Facebook'ta Yenesol sayfaları yoluyla mümkün!).

Solucan gübresini sebze toprağı ile karıştırıp saksılara koyduğunuzda fideler herşeyden önce zararlılara karşı çok dirençli oluyor. Sağlıklı büyüyor. Harika biçimde de meyva veriyor. Çok teşekkürler Yeşim...

Biz bu yıl pembe fidesi yerine farklı doğal cherry fideleri diktik. Bir de iki çeşit doğal biber. Üstelik daracık duracık saksılara. Sonuçlar gözümüzü yaşartacak kadar başarılı oldu. Tabii yaz sonuna kadar başlarına birşey gelmeden böyle sürerlerse...

Şu içinde bulunduğumuz zaman kesidinde bu coğrafyada ve ülkede mutlu olmak için çokça neden bulanlara ne mutlu. Biz de işte böyle (Pınar Hanımın lezzetli doğal sebze-meyvaları, Aysun'un nefis sütleri ile komşularının doğal ürünleri, Yeşim'in yumurtaları ve solucan gübresi, Defne'nin Ayvalık - Mutluköy'de 2006 tarihli Hafize Baliç tohumlarından yetiştirdiği olağansütü güzel pembe domatesler, balkonda büyüyen şeyler gibi) umut verici sevinçlerle mutlu olabiliyoruz.

Mayıs 14, 2017

BUGÜNKÜ "BAK YEŞİL YEŞİL" KÖŞESİNDE "PEMBE DOMATES AĞI"

Gazeteci ve çevre yazarı Gürkan Akgüneş, Milliyet'deki "Bak Yeşil Yeşil" köşesinde bugün "Domatesle Toprağa Dönüş" başlıklı bir yazı yazmış... Bizim Pembe Domates Ağı'na da yer vermiş, sağolsun...




NOT: Basına içerik veren herkesin başına gelebilir böyle anlam kaymaları! Sayın Akgüneş, geçen gün telefonla aramış, PDA hakkında kısaca konuşmuştuk... Bugünkü yazıda, bana ait kısmın sonunda, sanki endüstriyel tarımın pembe domatesi keşfetmesi ve üretimin artmasında, temel neden bizim üyelerimizin verdiği tohumlarmış gibi bir anlam da çıkıyor. Oysa ben PDA vesilesiyle bilinirliğin çok artması yüzünden, endüstriyel tarımın da pembe domatesi "farkettiğini", bu yüzden artık 12 ay tatsız tuzsuz, doğallıktan uzak pembe domates bulunabildiğini, bunun da hiç hoş olmadığını söylemiştim. Sevgili üyelerimizi tenzih ederim... Ha, tohum kaptıran ya da bilerek veren olmamış mıdır? Olabilir tabii. Bu amaçla gelen o kadar çok üye adayı vardı ki ilk yıllarda. Becerebildiğimiz kadar engellemiştik... Gerçi bizim üyelerimiz vermese de önemli olan para eden bir ürünün üretimini şöyle ya da böyle artırmak değil mi zaten endüstri için? Neyse... Elinde özgün, evladiyelik, PDA (daha çok Hafize Baliç kaynaklı) tohumlar olup, onların doğal döngüsünü sürdürenlere ne mutlu...

Aralık 23, 2016

2016'NIN YEGÂNE BALKON PEMBESİ ya da İZMİRLİLEŞİP, İSTANBULU SEVMEYEN PEMBE!

Bu yaz çok bizim balkonda garip bir şey oldu...

10 yıldır, her yıl görüp, etkisiz hale getirmeye çalıştığımız beyaz sinek, beyaz örümcek, tırtıl, güve kelebeği ve benzeri ne kadar hareketli canlı varsa toptan ortadan kayboldu. Mantarlar hariç. Onlar her yıl olduğu gibi bu yıl da varlıklarını kanıtlayıp durdular...
Öyle ki bizim fidanların kendilerini yalnız hissedip canlarının sıkıldığını bile düşündük!!! Arada bir garip görünümlü bir kaç arı da uğramadı değil.
Canlılar olarak hep birlikte mutasyona mı uğruyoruz, ne oluyoruz acaba?

Bu yaz, her yıl olduğu gibi, minik iki balkonda doğal cherry, biberler ve sadece 2 pembe saksısı vardı.
Biberler ve cherry'ler her yıl aynı ortamda yetiştikleri için, genlerine kayıtlı dış koşullara gayet kolay uyup meyva verdiler. Ama ya pembe? İşte orada çok zorlandık. Nedeninin dış ortam farklılığı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu yaz, ilk kez bizden İzmir'e, Nail Sarı'ya gidip, yıllardır orada döngülerini sürdüren pembelerin tohumundan ekmiştik. Sonuç? Sonuç işte resimde. İki saksıdan yalnızca biri, o da tek -yazıyla "bir"!- pembe domates verdi! Demek ki alıştığı ortamdan ayırmamak gerek tohumları...
Tohum candır!

Geçen ayın (Kasım) son kapyası...

Neredeyse 2017'ye gireceğiz, biberler mevsimi şaşırmış gibi...

Aralık 2016 başında yeniden çiçeklenen cherry...

Haziran 28, 2016

İŞE YARAYACAK GALİBA!

Aşağıda "90 Derece Açı Meselesi" başlıklı gönderide sözünü ettiğim sorunu, "Mahcup Müdahale..." başlıklı gönderide görüldüğü gibi 180 dereceye getirmeye çalışmıştım... Sonra flasterin fazlalıklarını kesmiş, biraz gevşetmiştim... Bu sabah gördüm ki sarı yapraklar kurumuş, çiçeği tutan yeşiller ok gibi uzayıp açılmış... Görüntüye arkasından bakınca, çocuk resimlerinde çizilmiş güneş ışınları gibi hani...
Bekliyoruz! Bir tanecik pembe çıkıp büyüyebilse son yıllardaki küresel ısınma kaynaklı hezimeti unutabiliriz!!! Sonra baktık, ikinci pembe saksısındakiler de aynı pozda! Ha gayret! Esasen bu sap kalınlaşırken, o güneş gibi yapraklar sonuna kadar domatesi taşıyacak... Manavdan alınıp eve geldiğinde yıkarken koparılmamasında fayda olan koyu yeşil sap -ve domatese göre minnacık kalan- o buruşuk yaprakçıklara dönüşecek...





Bu arada "nazsız" cherry neredeyse kızardı kızaracak...

Aşağıda da 90 dereceliklerden birinin toprağa düşmüş hali, içinde de oluşmaya başlamış pembecik...




Haziran 17, 2016

MAHCUP MÜDAHALE: DOKSANDAN YÜZSEKSENE

10 yıldır balkonda pembe domates yetiştirme için uğraşmak demek ki insana bir cesaret de veriyor!
Korka korka da olsa bir önceki içerikte 90 derece açıyla sapından büküldüğü için "acaba dökülecek mi" diye endişe edilen ilk pembe çiçeğine yavaşça müdahale edildi.
Sap, büküldüğü yerden düzeltilip 180 derecede saydam bant ile düzeltildi! Kırık kolu alçıya almak gibi tıpkı. Fazla da yapıştırmamaya özen gösterilerek... Bakalım ne olacak?

 Bu arada iki şeye dikkat çekmek gerek:
 1) Pembe domateslerin lk veya daha sonraki çiçekleri, böyle bükülüp dökülseler de iklim koşulları düzeldiğinde yeniden açıp meyvaya dönüştüğünü yaşayarak gördük...
2) Herşeye rağmen -üzerine çok titrenen çocuklarda daha çok sorun çıkması misali- balkondaki diğer pembe sessiz sedasız çiçeklenip, meyvaya durmuş ve sağlıklı biçimde büyümesine devam ediyor, onu da bu sabah farkedip bir tuhaf oldum!
Ne desek acaba!!! :)

Haziran 14, 2016

DOKSAN DERECE AÇI MESELESİ...

Bizim fideler gövdeleri kurşun kalem çapına geldiğinde balkona çıktı... Hallerinden memnun görünüyorlar... Bu yaz, iki Hafize Baliç pembesi, bir kaç da organik cherry var... Fazlası bu balkona sığmıyor zaten... Az- öz! Yavaştan da çiçekleniyolar...

Bu sabah korkunç bir fırtına çıktığından hepsini içeri aldık. Bu arada cherrylerin meyva vermeye başladıklarını da gördük!

Esasen, öyle rüzgar çıktı, dolu yağdı filan gibi gerekçelerle balkona çıkmış saksıları kolay kolay içeri alamayız. Çünkü sırık yerine bambularla askıya alınmış, bambular da sağlam dursunlar diye balkon parmaklıklarına bağlanmış olur. Bu yıl açık havaya daha yeni çıktıkları için henüz bambu desteklerini takmamıştık...

Amaaa... İşte bu tatsız bir durum. En büyük pembenin ilk ve büyük sarı çiçeği, hemen sapından 90 derece boynunu bükmüş. Bu dik açılı boyun büküş "ben büyüyüp meyva veremeyebilirim" anlamına geliyor... Daha doğrusu geçmiş yıllarda öyle olmuştu... 

Şimdi içimden onu hafifçe doğrultup, kırık sarar gibi, bir yapışkan bantla 180 dereceye düzeltmek geliyor! Geliyor da onun doğasını kandırmak mümkün mü? Bilemiyorum... 

Haziran 02, 2016

BALKONA ÇIKMADAN ÖNCEKİ GÜNLER...


Bu yıl dar balkona geniş boyutlu saksılar sığmadığından yalnızca iki pembe ve biraz da cherry ile uğraşacağız...
Pembeler, Hafize Baliç tohumlarından İzmir'de yaşamını sürdürenlerden...

Bebek beklediği için pembe fidesi de isteyen iki genç dost için Nail Sarı kanalıyla gelen tohumlardan çıkan fideler bunlar. Daha doğrusu o gruptan elimizde kalan son iki fide...

Cherry'ler ise Fransa kökenli, yıllardır döngüsünü sürdüren kırmızı, mor ve sarı olanlar... Bakalım nasıl devam edecekler!


Mayıs 22, 2015

YAVAŞ YAVAŞ BALKONA HAZIRLANIYORLAR!

31 Mart'ta çimlenmeye bırakılan tohumlar, 7 Nisan'da başlarını çıkarmışlardı...

Bugün 22 Mayıs 2015!
31 Mart'tan bugüne kadar, arada yalnızca bir kere "şaşırtılıp" biraz daha ferah bir alana taşınmışlardı...

Bu fotoğraftakiler artık (20 Mayıs 2015'te) fide torbalarına alınmış halleri...

Hepsi de bizim mini balkonda bir iki kuşak büyümüş, meyva vermiş, buradaki dış koşulları genlerine kaydetmiş, pembelerin, biberlerin ve doğal "cherry"lerin torunları!
Soldaki saksıdakiler pembeler, sağda daha nazlı, daha narin "cherry"ler...


Bu kare metal kapta da ortada bir "cherry" etrafında ise doğal biberler var...
Bu çimlendirme mevsiminde yalnızca 4 biber yeniden çimlenip fideye dönüştü!
Şimdi sıra hepsinin gövde çaplarının en az 1 cm. genişliğe ulaşmasını beklemede...
Sonra haydi bakalım deyip saksılara taşınacaklar... Tabii asıl sorunlar da o zaman başlayacak...
Buraya kadar olan en kolay fasıldı...
Pembe Domates Ağı'nda asıl bundan sonra yakınmalar başlayacak!
"Çiçeklerim dökülüyor!" / "Tırtıl geldi"! / "Sarardı soldu!" / "Domatesler çok küçük!"... ve belki yenileri...
Umarız küresel ısınmanın ve iklim değişikliğinin etkileri bizleri bu sezon es geçer!


Nisan 07, 2015

1 HAFTA YETTİ!

Bizim balkon pembelerinin geçen yazdan saklanan çekirdekleri 31 Mart 2015'da -Türkiye'de tarihi elektrik kesintisi yaşandığı- gün, çimlenmeye bırakıldı...
Yalnız pembeler değil, doğal biber ve cherry'ler de...

 Bugün 7 Nisan... Pembeler ve cherry'ler çoktan ortaya çıkmışlar bile...













Ancak, biberler (ortadaki grup) her zamanki gibi nazlı. Henüz tık yok onlardan...

Ocak 02, 2015

2015'in İLK GÜNLERİ...

Bizim balkon domatesleri Aralık ayını da çiçek açıp meyvaya durarak geçirdi. Yılın son haftası çoğunu söktük ama hala çiçek açan bir tanesine kıyamadık!

Mevsim değişikliği olgusunun bundan güzel kanıtı olamaz herhalde...

Öte yandan bu sabah dünyada ne olup bitiyor derken, The New York Times gazetesinde, kimi "bilim insanları"nın nasıl harıl harıl bitkilerin genetiğini değiştirmek için çalıştıklarını, herşeye rağmen bu konuda yapılmış yasal düzenlemelerin nasıl etrafından dolandıklarını görünce buraya "link" vermeden geçmek olmazdı... "Bitkinin genlerine kimyasal madde değil de başka bir bitkiden alınmış bir madde ekledik, bu yasaya aykırı değil" diyor bir tanesi... Kimi çim/ot üzerinde çalışıyor önce, sonra yavaştan diğer bitkilere kayıyor. Kimi açık açık Kanola ile uğraşıyor.
Şu da aynı gazetede, tüketimi/üretimi ABD Tarım Bakanlığı onaylı, kızartmalık GDO'lu bir patates haberi... Soyulduktan sonra kararmıyor ve de guya kızartıldıktan sonra sağlığa daha az zararlı...
Bu arada bu gazetede bu konuyu yakından izleyen bir gazeteci var, Andrew Pollack! Meraklılar için onun bütün haberlerinin arşivlendiği sayfayı da verelim: şurada!
Bunları böylece kayda geçip herkese sağlıklı bir yıl dileyelim!

Ekim 18, 2014

19 Ekim 2014: BALKON ORTAMINA ANCAK ŞİMDİ GÜVENEN PEMBELER!

İpek Hanım Çiftliği 2011 yılı pembeleri çekirdeklerinden işte şimdi çıktılar!

Ayşen Ertür, "Cherokee Purple Tomato" 2013 Heybeliada
mahsulü çekirdeklerinden bu yıl bizim balkonda çıkan ikincisi!

2016'da, "English Gardens" armağanı pembelerin, 2007'de
Metin Varol, Tekirdağ tekrarı pembe çekirdeklerinden çıkanlardan biri...

"Plum Noir"; "Siyah Erik"! Paris kökenli
"heirloom cherry" çekirdeklerinden çıkanlar...


"Siyah Erik; "Plume Noir" cherry'ler, yakın plan!
Ama henüz yeşil ve menevişli! Sonra mora dönecek!
Bu da geçen yıl İpek Hanım Çiftliği'nden gelmiş
Sivri Biber'lerden çıkan biri!
Hep böyle oluyor! Bahara doğru çimlendiriyoruz, şaşırtıyoruz, belki bir daha şaşırtıyoruz, sonra gövdeleri kurşun kalem çapına gelince biz "balkon bahçıvanları", onları saksılara taşıyoruz!...
Ama... Ondan sonra? Ondan sonra onlar bizi şaşırtıyor! Sarı sarı çiçekleniyorlar, "hah" diyoruz, "işte bunlar domates olacak"! Ama gerek "küresel iklim değişikliği" gerekse kirli şehir havası yüzünden o çiçekler "pıt pıt dökülüp duruu"! İşte tam da o sırada bizim Pembe Domates Ağı'nda çığlıklar gökyüzüne yükseliyor! Daha doğrusu "yükseliyordu"! Neyse ki FaceBook'daki Pembe Domates grubu sayesinde bu telaşe bu yıl sona sona erdi. Çünkü orada daha anlık bir haberleşme var ve de "hani bana tohum?"diyenler de azaldı iyice...
Sonuç: İşte önünde sonunda meyva vermeye başlıyorlar... İsterse aylardan Ekim olsun! Az sabrediverin! Artı; Biz'den ayrılmayın!



Eylül 23, 2014

BALKONDA BİR ÖĞLE RANDEVUSU

Dünden beri öğle saatlerinde tırtıllarla randevum var! Çok da dakikler, 12.00 - 14.00 arası, domateslerin üst yapraklarının altında buluşuyoruz. Tek sorun, onları elimdeki kağıt peçete ile alırken, binbir tane ayakla, zavallı yapraklara sımsıkı tutunup, gelmemek için gösterdikleri inat.

Eeee, biz siz afiyetle gövdeye indiresiniz, onları delik deşik edesiniz, bir de üzerine atıklarınızı bırakıp mahvedesiniz diye yetiştirmedik bu garipleri herhalde...

Pembe Domates meraklısı bir tırtıl... 23 Eylül, 2014, öğle saatleri...

23 Eylül itibarıyle bizim balkondaki durum ise şöyle:
Bu yıl çimlendirmeye hayli geç başladığımız için ilk fidecikler ancak 22 Nisan'da başlarını çıkarabilmişti... İki çeşit pembe, üç - dört çeşit cherry, bir iki de doğal biber fidesi saksılarına Haziran'da taşındılar.  Bu sezon biraz fantezi yapıp, pembelerde balkona alışkın olan tohumlar yerine biri 2007, biri de 2012 yazından kalan çekirdeklerden diktim. Bir de Ayşen Ertür'e iki sezon evvel tohumundan verdiğim "Cherokee"lerden geçen yaz onun bahçesinde büyümüş olanların tohumundan... Cherry'lerde de yıllardır balkonda meyva veren kırmızı "Parisien" ile yine Fransa kökenli olup, paketinde yıllardır bekleyen ve son tarihi geçen yıl dolmuş olan "Kırmızı Erik"; "Prune Noir" bir cherry... 3 çeşit de doğal biber: Kırmızı tombul Macar, bir sivri bir de çuşka...
Kırmızı Macar biberleri,
altta Ayşen'in Cherokee'si
Havaların çok güzel gitmesi ile hepsi de çok çabuk yapraklanıp boy attılar, boğazlandılar, çiçeklendiler... Sonra?
Kırmızı ve Plum Noir - Cherry
Sonra aşırı sıcaklar başgösterdiğinden "pembe"ler çiçek dökmeye başladı, hemen balkonlardaki emektar tül perdeler devreye girdi, gölgeye alındılar. O sırada biberler birer birer meyva vermeye başlamış, cherry'ler de ufak tefek meyvalamışlardı...
Pembelerden ve Cherokee'den hiç ses yoktu.
Tam tersi hepsi de gün geçtikçe daha kötü oluyordu; sararıp solan yapraklar, beyaz böcekler, vesaire...
Biraz işlerin çokluğundan, biraz da "dur bakalım ne olacak" merakından sulama ve toprak takviyesi dışında da hiç bir iyilik yapmadım onlara uzun süre. Sonra da tam tersini.... Sulu sütle sulama, arap sabunlu spray ile beyazları rahatsız etme, kötüleyen yaprakları hemen her gün sabırla koparıp ayıklama, arada minik çapa ile çapalama, toprağı havalandırma...
Vee, ondan sonra -biraz da aşırı sıcakların gerilemesiyle- sessiz kalıp çiçek döken pembeler hemen cevap verdi! Artık minik yavru pembelerimiz var....
Var da yapraklar hala hergün ayıklanacak hale gelip, Sedat Hoca'nın deyimiyle "vejetasyon" yani yapraklanma konusunda hiç umut yok. İşte tam bu noktada tırtıllar aklıma geldi ve ava çıktım. Geçmiş yıllarda sabahları erken saatte de bulduğum olmuştu onları. Bu yıl öğleyin ortaya çıkıyorlar işte... Bakıma devam!