PDA Tansug etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
PDA Tansug etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Temmuz 27, 2019

2019 Balkon Domateslerinde Bir Soruna Çözüm Ararken Kendini Bahamalarda Bulmak!

Bu yaz balkonda sadece doğal cherry ve kapya biber yetiştiriyoruz. Bu dar alanda pembelere ayıp oluyor çünkü... Bir önceki gönderide sözettiğim Litvanya kaynaklı "Domates-Biber" toprağı ve Yenesol'un  solucan gübresi takviyesi sayesinde mini mini "Fransız balkon"umuz sanırsınız küçük bir tarlanın bir kenarı idi!



Koyu yeşil, (görse sevgili Sedat Tavşanoğlu Hoca'nın "vejetasyon iyi durumda" diyeceği türden!) gümrah yapraklı , "genç irisi" harika domates fideleri... Herşey güzel giderken, ilk domatesler tatlı tatlı ortaya çıkar, kapyalar da sakin sakin büyürken, son bir iki haftadır domateslerin alt dallarında bir sorun çıktı... Bazıları sıraya girmiş gibi, büzüşüp ufalmaya ve birkaç gün sonra da toprağa düşmeye başladı. Düşmek üzere olanları da ben koparıyorum zaten!

Bunca yıllık deneyime rağmen böylesi ile ilk kez karşılaştık. (Biberlerde neyse ki şimdilik sorun yok). Daha önce başımıza gelenlere de hiç benzemiyor.

Doğal olarak Internet'e başvurdum. "Duck Duck Go" arama motoruma Türkçe olarak "domateste yaprak ve dalların kuruyup düşmesi" yazıp beklemeye başladım. En başta gözüken birkaç ilgisiz siteden sonra anahtar sorgulamam ile bir hayli örtüşen bir içerik görüp tıkladım: 
https://tr.farmforage.com/11385-what-is-sick-seedlings-of-tomatoes-what-if-the-leave.html
Sayfa adresine bakılırsa ( http://farmorage.com) orijinali İngilizce ama biraz komiklikleri de olsa gayet mantıklı bir Türkçe oto-çeviri ile gayet işe yarıyordu...



Resimlere ve açıklamalara bakılırsa bizim duruma "Mantar" ya da "Viral Patoloji" teşhisleri koymak mümkün gibi. Bu resimleri çektikten sonra mini siyah böcekimsilerle de karşılaştım bazı yaprakların altında...
Ama daha devam edeceğim araştırmaya, çünkü buradaki tedavi edici önerilerin hepsi de doğal değil,  bazılarında kimyasallar da öneriliyor.
Ya da bizim sevgili PDA'dan bir başka teşhis ve öneriler gelecek...

NOT: Şu dünya gerçekten bir küresel köye dönüştü... 
Bu içeriği böyle uzun tutmamın diğer nedeni de, bahsettiğim "Farmorage.com" sitesindeki sağ kolonda sıkça Rusya, Ukrayna ilintili konuları görünce, bunun aslında hangi ülkede oluşturulup yayınlandığını, asıl dilinin ne olduğunu pek merak etmem... 
Eşeleye eşeleye şu sonuçlara vardım. Sitenin asıl dili Slovakça... Ziyaretçi hangi coğrafyadan giriyorsa oradaki dile otomatik kendini çeviriyor. Bahama Adalarının başkenti Nassau'daki https://internetbs.net "hosting" şirketi eliyle bulut üzerinden yayın yapıyor... Alan adının kime ait olduğunu bu şirket otomatik olarak gizli tutuyorsa da içerikler de herhalde Çekya'da oluşturuluyor. Eh, Litvanya'dan ithal domates toprağı kullanırsan, arızalara çareyi de Cennet Adaları üzerinden yayın yapan Çek sitesinde bulmakta şaşılacak yan yok elbette... Gene de tavsiye ederim, bu sitedeki içerikler güzel... Pembe Domatesi de unutmamışlar elbette: "Pembe Bal İle Tanışın"!

Aralık 23, 2016

DOMATESE KUŞKUYLA BAKIP, ONU SEVMEYEN 16. yy AVRUPALILARI!

"Garip Görünümlü 18. yy Domatesleri ve Patlıcan - Soğan"
Ressam - Luis Egidio Meléndez
-İlk boş vakitte bu yazıyı çevirip buraya koymak gerek, ama şimdi bağlantısını ve bir TR özetini paylaşayım, İng. bilenler tamamını hemen okur belki!-

Domates, 16. yy'da İspanyol gezginler eliyle, Amerika'dan kalkıp, Atlantik üzerinden Avrupa'ya ilk geldiğinde, Avrupalılar onu pek garip karşılamış. Bir süs bitkisi mi yoksa yenilebilir bir şey mi olduğuna karar verememişler uzun süre... Çünkü o domatesler bizim ölüp bittiğimiz "heirloom"; evladiyelik, doğal domateslermiş. PDA üyeleri iyi bilir, "bizim domatesler"i de çok kişi garip görünümünden dolayı "hormonlu" sanar hâlâ! Sonuçta onları süs bitkisi olarak bahçelerinde yetiştirmeye başlamışlar. Onu ilk yemeye başlayanlar, tuz- biber ve yağ ile sos haline getirmişler. Avrupa'daki ilk domatesli tarif; Napoli'den bir sos tarifi olmuş. Bir yüzyıl sonra Avrupalı şefler onu geliştirmişler. 18. yy'da domatesli sos-salça tarifleri yaygınlaşmış...
Makale böyle devam edip gidiyor. İspanyol ressam Luis Egidio Meléndez de o sırada bol bol yukarıdaki natürmortlardan yapmış. İyi ki de yapmış. Tablodakiler, bizimkilere ne kadar çok benziyor değil mi?
Yazının tamamı şurada:
When tomatoes first came from this side of the Atlantic to Europe, Europeans were a whole continent of tomato skeptics.

Eylül 23, 2014

BALKONDA BİR ÖĞLE RANDEVUSU

Dünden beri öğle saatlerinde tırtıllarla randevum var! Çok da dakikler, 12.00 - 14.00 arası, domateslerin üst yapraklarının altında buluşuyoruz. Tek sorun, onları elimdeki kağıt peçete ile alırken, binbir tane ayakla, zavallı yapraklara sımsıkı tutunup, gelmemek için gösterdikleri inat.

Eeee, biz siz afiyetle gövdeye indiresiniz, onları delik deşik edesiniz, bir de üzerine atıklarınızı bırakıp mahvedesiniz diye yetiştirmedik bu garipleri herhalde...

Pembe Domates meraklısı bir tırtıl... 23 Eylül, 2014, öğle saatleri...

23 Eylül itibarıyle bizim balkondaki durum ise şöyle:
Bu yıl çimlendirmeye hayli geç başladığımız için ilk fidecikler ancak 22 Nisan'da başlarını çıkarabilmişti... İki çeşit pembe, üç - dört çeşit cherry, bir iki de doğal biber fidesi saksılarına Haziran'da taşındılar.  Bu sezon biraz fantezi yapıp, pembelerde balkona alışkın olan tohumlar yerine biri 2007, biri de 2012 yazından kalan çekirdeklerden diktim. Bir de Ayşen Ertür'e iki sezon evvel tohumundan verdiğim "Cherokee"lerden geçen yaz onun bahçesinde büyümüş olanların tohumundan... Cherry'lerde de yıllardır balkonda meyva veren kırmızı "Parisien" ile yine Fransa kökenli olup, paketinde yıllardır bekleyen ve son tarihi geçen yıl dolmuş olan "Kırmızı Erik"; "Prune Noir" bir cherry... 3 çeşit de doğal biber: Kırmızı tombul Macar, bir sivri bir de çuşka...
Kırmızı Macar biberleri,
altta Ayşen'in Cherokee'si
Havaların çok güzel gitmesi ile hepsi de çok çabuk yapraklanıp boy attılar, boğazlandılar, çiçeklendiler... Sonra?
Kırmızı ve Plum Noir - Cherry
Sonra aşırı sıcaklar başgösterdiğinden "pembe"ler çiçek dökmeye başladı, hemen balkonlardaki emektar tül perdeler devreye girdi, gölgeye alındılar. O sırada biberler birer birer meyva vermeye başlamış, cherry'ler de ufak tefek meyvalamışlardı...
Pembelerden ve Cherokee'den hiç ses yoktu.
Tam tersi hepsi de gün geçtikçe daha kötü oluyordu; sararıp solan yapraklar, beyaz böcekler, vesaire...
Biraz işlerin çokluğundan, biraz da "dur bakalım ne olacak" merakından sulama ve toprak takviyesi dışında da hiç bir iyilik yapmadım onlara uzun süre. Sonra da tam tersini.... Sulu sütle sulama, arap sabunlu spray ile beyazları rahatsız etme, kötüleyen yaprakları hemen her gün sabırla koparıp ayıklama, arada minik çapa ile çapalama, toprağı havalandırma...
Vee, ondan sonra -biraz da aşırı sıcakların gerilemesiyle- sessiz kalıp çiçek döken pembeler hemen cevap verdi! Artık minik yavru pembelerimiz var....
Var da yapraklar hala hergün ayıklanacak hale gelip, Sedat Hoca'nın deyimiyle "vejetasyon" yani yapraklanma konusunda hiç umut yok. İşte tam bu noktada tırtıllar aklıma geldi ve ava çıktım. Geçmiş yıllarda sabahları erken saatte de bulduğum olmuştu onları. Bu yıl öğleyin ortaya çıkıyorlar işte... Bakıma devam!

Haziran 28, 2013

2013'ÜN İLK PEMBESİ...

Gaza maza rağmen o doğal döngüsünü tamamlayıp kızarmayı başardı...

Bunlar da iyi gidiyor...

Balkon "Fransız", saksı da ona göre olunca Fransız cherry, has pembe ile boyuttan yana rekabet ediyor işte böyle!

Mart 08, 2013

BU YILKİ SERÜVENİN İLK ADIMI: 7 Mart 2013

Bu yıl yaz mevsiminin geçmiş yıllara göre olağanüstü sıcak ve kavurucu geçeceği söyleniyor... "Haydi hayırlısı bakalım" diyerek bu yılın serüvenini -paylaşılacak olanları hepsi bittikten sonra ve ancak şimdi- 7 Mart 2013'de başlatıyoruz... Bir hafta sonra ikinci bir ekim yapılacak. Bu ilk grubun başına bir hal gelirse ne olur ne olmaz diye tohumların hepsini birden kullanmıyoruz...




Bu yıl değişik bir torf kullandık. Hindistan cevizi lifinden sıkıştırılmış "organik" torf! Küçücük bir paket bu, suyla ıslatıldığında 5 litrelik bir torfa dönüşüyor. Resimdeki torbanın içinde suyu içip şişmiş hali var...
Taşıma kolaylığı yüzünden aldım bunu, nasıl sonuç vereceğini deneyip göreceğiz. Ama bundan sonraki çimlendirmede gene temiz "toprak" kullanacağız. Biraz geçen yıl balkonda çoğalıp, buradaki iklimi genlerine kaydettiği için daha iyi sonuç vereceğini umduğumuz Metin Varol tohumlarından, biraz da Nail Sarı'lardan ektik...  Biraz da en kolay bakılıp büyütülebilen organik cherry ve üç dört balkon biberi ektik. Hepsi de balkon çocuğu. Ya da Yeşim Güriş tabiriyle "torunun torunu"!  Bakalım artık!