Mayıs 14, 2017

BUGÜNKÜ "BAK YEŞİL YEŞİL" KÖŞESİNDE "PEMBE DOMATES AĞI"

Gazeteci ve çevre yazarı Gürkan Akgüneş, Milliyet'deki "Bak Yeşil Yeşil" köşesinde bugün "Domatesle Toprağa Dönüş" başlıklı bir yazı yazmış... Bizim Pembe Domates Ağı'na da yer vermiş, sağolsun...




NOT: Basına içerik veren herkesin başına gelebilir böyle anlam kaymaları! Sayın Akgüneş, geçen gün telefonla aramış, PDA hakkında kısaca konuşmuştuk... Bugünkü yazıda, bana ait kısmın sonunda, sanki endüstriyel tarımın pembe domatesi keşfetmesi ve üretimin artmasında, temel neden bizim üyelerimizin verdiği tohumlarmış gibi bir anlam da çıkıyor. Oysa ben PDA vesilesiyle bilinirliğin çok artması yüzünden, endüstriyel tarımın da pembe domatesi "farkettiğini", bu yüzden artık 12 ay tatsız tuzsuz, doğallıktan uzak pembe domates bulunabildiğini, bunun da hiç hoş olmadığını söylemiştim. Sevgili üyelerimizi tenzih ederim... Ha, tohum kaptıran ya da bilerek veren olmamış mıdır? Olabilir tabii. Bu amaçla gelen o kadar çok üye adayı vardı ki ilk yıllarda. Becerebildiğimiz kadar engellemiştik... Gerçi bizim üyelerimiz vermese de önemli olan para eden bir ürünün üretimini şöyle ya da böyle artırmak değil mi zaten endüstri için? Neyse... Elinde özgün, evladiyelik, PDA (daha çok Hafize Baliç kaynaklı) tohumlar olup, onların doğal döngüsünü sürdürenlere ne mutlu...

Mart 30, 2017

İŞTE AMAÇLADIĞIMIZ "PDA" TAM DA BUYDU!

Bu yıl, GoogleGruplar'daki emektar PDA İletişim Ağı birden hareketlendi... Üye sayısı artık 3000'lerde... Tabii her gelenin ilk mesajı tohum talebi olmakta...

Bugün bir ilke tanık olup çok da mutlu olduk.
Bir üyemiz, Sayın Sümer Demirtaş, elindeki PDA tohumlarının fazlalarını paylaşacağını, üstelik tüm grubu meşgul etmemek için talepleri, "PDA - İSTANBUL, Kazasker" başlıklı kişisel blogu üzerinde açtığı "Tohum Paylaşımı" sayfası aracılığı ile toplayacağını duyurdu!

O sayfada tohumlarının kaynaklarını böyle göstermiş:

Bu tohumların kaynağı:
2005 Hafize Baliç Çerkezköy (Tansuğ'lar tohum alma 2005 Eylül).
2006 Konyar'lar Şile
2007 Konyar'lar Şile
2008 yılında bana geldi.
2008 yılında balkon denemem çok başarılı olmadı.
2009 yılında Cavidan Hanım Çiftliği Hobi Bahçesinde başlayan çalışmaların sonucunda elde edilen 2013-2016 yıllarında elde edilen tohumları dağıtıyorum.

Not: Tohumlar ortalama 5 yıl canlılığını korumaktadır.

Ne diyelim, Sayın Demirtaş'a içten teşekkür ediyor, PDA'yı kurarken amacımızın, bu güzel yaratığın doğal döngüsünün sürebilmesi için tam da onun yaptığını yapan üyelerin çoğalması olduğunu tekrarlıyoruz...




Ocak 29, 2017

AHİR ZAMAN DOMATESLERİ...

Biliminsanları son yıllarda tüketiciler arasında merak uyandıran ‘tadı eskisi gibi olmayan domatesler’ sorununa açıklık getirdi: “Domatese tadını veren bileşenler verimlilik ve dayanıklılık ‘sevdasıyla’ kayboldu.”
İspanya Ulusal Araştırma Kurulu’nda görev yapan profesör Antonio Granell, söz konusu 13 bileşenin günümüzde yetiştirilen domateslerde bulunmadığına dikkat çekti...

Kaynak: DİKEN

Aralık 23, 2016

2016'NIN YEGÂNE BALKON PEMBESİ ya da İZMİRLİLEŞİP, İSTANBULU SEVMEYEN PEMBE!

Bu yaz çok bizim balkonda garip bir şey oldu...

10 yıldır, her yıl görüp, etkisiz hale getirmeye çalıştığımız beyaz sinek, beyaz örümcek, tırtıl, güve kelebeği ve benzeri ne kadar hareketli canlı varsa toptan ortadan kayboldu. Mantarlar hariç. Onlar her yıl olduğu gibi bu yıl da varlıklarını kanıtlayıp durdular...
Öyle ki bizim fidanların kendilerini yalnız hissedip canlarının sıkıldığını bile düşündük!!! Arada bir garip görünümlü bir kaç arı da uğramadı değil.
Canlılar olarak hep birlikte mutasyona mı uğruyoruz, ne oluyoruz acaba?

Bu yaz, her yıl olduğu gibi, minik iki balkonda doğal cherry, biberler ve sadece 2 pembe saksısı vardı.
Biberler ve cherry'ler her yıl aynı ortamda yetiştikleri için, genlerine kayıtlı dış koşullara gayet kolay uyup meyva verdiler. Ama ya pembe? İşte orada çok zorlandık. Nedeninin dış ortam farklılığı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu yaz, ilk kez bizden İzmir'e, Nail Sarı'ya gidip, yıllardır orada döngülerini sürdüren pembelerin tohumundan ekmiştik. Sonuç? Sonuç işte resimde. İki saksıdan yalnızca biri, o da tek -yazıyla "bir"!- pembe domates verdi! Demek ki alıştığı ortamdan ayırmamak gerek tohumları...
Tohum candır!

Geçen ayın (Kasım) son kapyası...

Neredeyse 2017'ye gireceğiz, biberler mevsimi şaşırmış gibi...

Aralık 2016 başında yeniden çiçeklenen cherry...

DOMATESE KUŞKUYLA BAKIP, ONU SEVMEYEN 16. yy AVRUPALILARI!

"Garip Görünümlü 18. yy Domatesleri ve Patlıcan - Soğan"
Ressam - Luis Egidio Meléndez
-İlk boş vakitte bu yazıyı çevirip buraya koymak gerek, ama şimdi bağlantısını ve bir TR özetini paylaşayım, İng. bilenler tamamını hemen okur belki!-

Domates, 16. yy'da İspanyol gezginler eliyle, Amerika'dan kalkıp, Atlantik üzerinden Avrupa'ya ilk geldiğinde, Avrupalılar onu pek garip karşılamış. Bir süs bitkisi mi yoksa yenilebilir bir şey mi olduğuna karar verememişler uzun süre... Çünkü o domatesler bizim ölüp bittiğimiz "heirloom"; evladiyelik, doğal domateslermiş. PDA üyeleri iyi bilir, "bizim domatesler"i de çok kişi garip görünümünden dolayı "hormonlu" sanar hâlâ! Sonuçta onları süs bitkisi olarak bahçelerinde yetiştirmeye başlamışlar. Onu ilk yemeye başlayanlar, tuz- biber ve yağ ile sos haline getirmişler. Avrupa'daki ilk domatesli tarif; Napoli'den bir sos tarifi olmuş. Bir yüzyıl sonra Avrupalı şefler onu geliştirmişler. 18. yy'da domatesli sos-salça tarifleri yaygınlaşmış...
Makale böyle devam edip gidiyor. İspanyol ressam Luis Egidio Meléndez de o sırada bol bol yukarıdaki natürmortlardan yapmış. İyi ki de yapmış. Tablodakiler, bizimkilere ne kadar çok benziyor değil mi?
Yazının tamamı şurada:
When tomatoes first came from this side of the Atlantic to Europe, Europeans were a whole continent of tomato skeptics.

Haziran 28, 2016

İŞE YARAYACAK GALİBA!

Aşağıda "90 Derece Açı Meselesi" başlıklı gönderide sözünü ettiğim sorunu, "Mahcup Müdahale..." başlıklı gönderide görüldüğü gibi 180 dereceye getirmeye çalışmıştım... Sonra flasterin fazlalıklarını kesmiş, biraz gevşetmiştim... Bu sabah gördüm ki sarı yapraklar kurumuş, çiçeği tutan yeşiller ok gibi uzayıp açılmış... Görüntüye arkasından bakınca, çocuk resimlerinde çizilmiş güneş ışınları gibi hani...
Bekliyoruz! Bir tanecik pembe çıkıp büyüyebilse son yıllardaki küresel ısınma kaynaklı hezimeti unutabiliriz!!! Sonra baktık, ikinci pembe saksısındakiler de aynı pozda! Ha gayret! Esasen bu sap kalınlaşırken, o güneş gibi yapraklar sonuna kadar domatesi taşıyacak... Manavdan alınıp eve geldiğinde yıkarken koparılmamasında fayda olan koyu yeşil sap -ve domatese göre minnacık kalan- o buruşuk yaprakçıklara dönüşecek...





Bu arada "nazsız" cherry neredeyse kızardı kızaracak...

Aşağıda da 90 dereceliklerden birinin toprağa düşmüş hali, içinde de oluşmaya başlamış pembecik...




Haziran 17, 2016

MAHCUP MÜDAHALE: DOKSANDAN YÜZSEKSENE

10 yıldır balkonda pembe domates yetiştirme için uğraşmak demek ki insana bir cesaret de veriyor!
Korka korka da olsa bir önceki içerikte 90 derece açıyla sapından büküldüğü için "acaba dökülecek mi" diye endişe edilen ilk pembe çiçeğine yavaşça müdahale edildi.
Sap, büküldüğü yerden düzeltilip 180 derecede saydam bant ile düzeltildi! Kırık kolu alçıya almak gibi tıpkı. Fazla da yapıştırmamaya özen gösterilerek... Bakalım ne olacak?

 Bu arada iki şeye dikkat çekmek gerek:
 1) Pembe domateslerin lk veya daha sonraki çiçekleri, böyle bükülüp dökülseler de iklim koşulları düzeldiğinde yeniden açıp meyvaya dönüştüğünü yaşayarak gördük...
2) Herşeye rağmen -üzerine çok titrenen çocuklarda daha çok sorun çıkması misali- balkondaki diğer pembe sessiz sedasız çiçeklenip, meyvaya durmuş ve sağlıklı biçimde büyümesine devam ediyor, onu da bu sabah farkedip bir tuhaf oldum!
Ne desek acaba!!! :)