RESIT SOLEY DE "OYLE" YAPIYORMUS...
Reşit Soley de 2100 yıl öncesinin tarım kültürüne sahip çıkan Vergilius gibi yapıyormuş:
Bozcaada'daki bağlarında 'biodynamic' (biyodinamik) bağcılık adı verilen bir sisteme geçen Soley, artık toprağı yalnızca organik gübrelerle beslemiyor, onun da ötesinde güneş, ay ve hatta yıldızların toprağa ve ürüne olumlu etkilerinden yararlanmaya çalışıyor. Soley, "İnsanlar yüzyıllar süren gözlemler sonucunda keşfetmişler bu etkileri. Ama teknoloji bunları öldürmüş zamanla. Mesela artık organik gübre kullanmıyoruz. Bir öküzün boynuzunun içindeki çok küçük miktarda bir gübreyi aktife hale getiriyor ve bunu çok az ölçeklerde toprağa katıyoruz. Ben doğayı çok fazla antibioyotik alan çocuklar gibi görüyorum şu an. Halbuki buna gerek yok," diyor. Şu an dünyada bu sistemi uygulayan sadece 100 kişi olduğunu söylüyor Soley. Bu sistemde zararlı zararsız her tür bitki ve böceğin de yaşamasına izin verildiğini anlatıyor:
"Örneğin biz Corvus bağlarının etrafında yetişen hiçbir bitki ve hayvanı yok etmeyiz. Faydalısıyla zararlısıyla, o bitkiler de hayvanlar da bir arada yaşar. Böceklerle ve otlarla ilgili hiçbir ilaç kullanmayız. Çünkü doğada hepsi bir denge oluşturuyor. Hani şu bildiğimiz uğur böcekleri var ya, bizim bağlarda milyonlarca var onlardan. Ve biz beş senedir hiç dokunmuyoruz onlara. Uğur böceklerinin de bağlara, üzüme artı bir katkısı olduğuna inanıyorum artık. Ama elbette üzümlerimize de iyi bakıyoruz; her gün yürüyüşe çıkan, dengeli beslenen ve düzenli uyku uyuyan insanlar gibi."
Devamı için tıklayın:
Cumartesi SABAH - 1 Aralık 2007, Cumartesi -
2 yorum:
Sevgili Nicomedian dan buldum burayi.
Bugun gordugum en tatli, en lezzetli, en fikir verici blog... Ya da aklimda olup da gerceklestiremedigim planlar icin yontem gosteren yer.
Yerlesik hayata gectigim an bilgilerinizden faydalanacagim...
Selamlarimla,
Sevgili B5,
Ben de sizin bloglarınıza baktım şimdi, onlar da muhteşemler...
Şu anda neredesiniz? İtalya'da mı? Yoksa İsveç'te mi?
İtalya'da da bir PDA üyemiz var aslında; Gül Ünsever... SlowFood'çu!
Eh ahbap olalım o zaman.
"Yerleşik hayat"ı beklemeyin!
O nasılsa hep "yerleşik"...
Sevgiler...
Yorum Gönder