PDA WEB GÜNLÜKLERİ 35'E ULAŞTI...
Bininci (1000.!) üyemiz her nasılsa bir "öğretmen" oldu: Sayın Ayşe Rüşvanlı! (*)
Bu web-kütüğü, çok az bulunan "Pembe domates"in doğal yöntemlerle çoğalması düşüyle, bir Istanbul apartmanında Avniye ve Mehmet Tansug'un başlatıp, dostlarına yaydığı "evde yetiştirme serüvenleri"nin bir pembe domates ağina (PDA) dönüşmesi ve deneyimlerin paylaşılması için yayında...
Gönderen A.T. zaman: 23:33 0 yorum
Kategori: balkonda domates, evde domates çimlendirme, PDA web-gunlukleri /blogları
Az önce bizim PDA iletişim ağına "Güve kelebeklerine dikkat!" başlıklı şu mesajı yolladık:
"Pazar pazar başka konu yok muydu şimdi?" demeyin!Pembelerin yaprakları, kokusuyla hepimizi mest ediyor ama mest olan başkaları da var: "güve kelebekleri"! Özellikle balkonlardaki pembeleri akşam hava kararırken ziyaret edip onlarla haşır neşir olmaya bayılıyorlar! Sonra... içerde açık ışıklarınız varsa ve balkon kapılarınız da açıksa, hane halkınıza yeni katılımlar olabiliyor.
Uzmanlarımız bu çekimin yararı-zararı konusunda ne derler acaba?
Gönderen A.T. zaman: 10:29 0 yorum
Kategori: Bakım, balkonda domates, domateste tırtıl, güve kelebeği
Sabah yazarı, gastronom, Sayın Ahmet ÖRS, bugünkü (7 Eylül 2008) Pazar yazısında PDA'dan sözediyor:
Gönderen A.T. zaman: 14:43 0 yorum
Kategori: "Slow Food", basında PDA, Hafize Baliç
Geçen yıl, Hafize Baliç pembelerinin 2006'da bizim balkondaki ürünlerinden aldığımız tohumları tekrar ekmiş, fakat küresel ısınma yüzünden çok başarılı olamamıştık. Evladiyelik Hatay'lılar İstanbul balkonunda onca lükse rağmen (onlara dev saksılara ekmiş, elimizden geleni yapmıştık) "bana mısın" dememişlerdi.
Ama bu balkona alışık Hafize Baliç tohumlarından bir tanesi Ağustos ayında herşeye tağmen meyva vermişti (Balkonda 2. Kuşak!). Hatta Eylül'de iyice coşup, boyutları küçük olsa da meyva vermeyi sürdürmüştü...
İşte ondan aldığımız çekirdekleri bu yıl biraz geç de olsa çimlendirmeye koyulmuştuk. Nitekim 1 Mayıs'ta 9-10 çekirdekten sadece 3-4 tanesi çimlenebilmişti. (Oysa onlarla beraber yola çıkan organik "cherry"ler hızla yol alıyordu! Tırtıllanmalarına mırtıllanmalarına rağmen onlardan da çekirdek almıştık!)...
Bu yılki balkonumuz geçen yıla göre daha kısıtlı olduğundan diğer fideleri eşe dosta verip sadece iki tanesini saksıya ektik. (Hiç üç çocuğumuz olmadı ama olsaydı herhalde "üçüncü"yü daha "kalender" yetiştirirdik... Ama üçüncü kuşak-üçüncü çocuk pembemiz öyle oldu. ) Tıpkı bir "üçüncü çocuk" yetiştirir gibi o kadar da üstüne düşmedik. Düşemedik.
Amaaa... o bizi mahcup etti. Sessiz sedasız bir meyva vererek... Resimdeki o. Küçük saksısında, ağabey ve ablalarının gördüğü ihtimamın onda birini görmediği halde varlığını sürdürüyor.
Bakalım daha neler göreceğiz ondan!
Gönderen A.T. zaman: 19:09 0 yorum
Kategori: balkonda domates, domateste tırtıl, Hafize Baliç, kuraklık
"-Sen Fransız balkon' musun? Ben yine de pembeliğimi göstereyim, efendilik bizde kalsın!"
Sanki böyle diyor Baliç'lerden gelen "bir ve tek" pembe saksısı yeni evde... Yer dar olduğu için şimdilik toprak ekledik ona. Daha sonra ona bir Zeynep usulü boğazlama yapmayı planlıyoruz. Bu yıl Baliçlerle rolleri değiştik. Onlar, bu pembe işine yol açalı beri Hafize Nine sayesinde bol bol pembe sahibi oluyorlardı. O gittikten sonra bu yıl geniş çaplı bir balkon bahçıvanlığı içindeler. Dün aradığımda, Koçtaş'ta çıktılar. Yeniden toprak alıyorlardı. Hakkı Baliç, "1 ton oldu evdeki toprakların toplam ağırlığı" diye endişeleniyordu. Aynı kaygıyı geçen yıl kullandığımız dev saksılarla biz de yaşamıştık. Hatta yapı biliminden anlayan dostlara danışır olmuştuk balkonların ne kadar ağırlığa dayanabildiğini...
Ne demişler; gülü seven dikenine katlanır!
;)
Gönderen A.T. zaman: 14:34 0 yorum
Kategori: balkonda domates, pembe domates
Sevgili Emine YALÇIN, kene konusunda Doğa Gözcüleri Derneği kurucu üyesi Sayın Asaf Ertan'ın yazdığı aşağıdaki metnin PDA ile paylaşılmasını istiyor... (Bu arada Derneğin web sitesinde "Bir Çift Sözümüz Var Sizinle Paylaşacak" başlıklı belge de eminiz PDA üyelerini yakından ilgilendirecek...)
KENE ISIRMASI – KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞLİ HASTALIĞI ve KUŞLAR
Haziran 2008
Ülkemizde üç yıldan beri özellikle İç Anadolu’nun kuzey bölgesi kırsalında görülen ve kene ısırması sonunda ölümlere yol açan bu hastalıktan korunmanın en etkili yöntemi hastalık nedenini ortadan kaldırmaktır. Mücadelenin, kırsal kesimde çevreyi ilaçlamaktan geçtiğini ileri süren ve amaçları sadece çevreyi kirleterek para kazanmak olan ve düşüncelerinin bilinçli mi yoksa bilinçsizcesine mi olduğu kestirilemeyen kişilerin eline bırakılması kadar acizane bir çözüm olamaz. Bu konuda İstanbul Veteriner Hekimler Odası da bir bildiri yayınlamıştır.
Çevrenin ilaçlanması sırasında faydalı faydasız, zararlı zararsız ve henüz işlevini tanımadığımız nice canlının yok edildiğini biliyoruz. Yokedilmeye çalışılanların ise yıllardır yapılan ilaçlamalardan istediğimiz ölçüde etkilenmediğini de görüyoruz. Sürdürülen mücadelelerin bir kısır döngü biçiminde yaşandığı bu ortamda nice canlının getireceği faydayı bilmeden yok etmek cinayettir. Çevreyi ilaçlama cinayetlerine bir son vermeden insanların sağlıklı yaşaması mümkün değildir.
Doğanın kendi içinde milyonlarca yılda ortaya koyduğu bir ekoloji gerçeği varken ve bu gerçeği bilim yoluyla biraz aklı çalışan hemen herkesin öğrenebildiğini bilmemize rağmen hâlâ gözümüzün önünde olan bu ekolojik mücadeleyi düşünmemiş olmamız hayret verici bir durum. Söz konusu hastalığın ülkemizde görülmeye başladığı üç yıl öncesinde korumacıların dile getirdiği “kuş avcılığı yasağı” keneyle yapılacak en etkili mücadele biçimidir. İki hafta önce basında özel olarak yetiştirilen sülünlerin doğaya salındığı ve bu kuşların besin çeşitlerinin arasında kenenin de bulunduğu belirtilmişti. Bıldırcın, sülün, keklik, bağırtlak, güvercin, üveyik gibi orta büyüklükteki kuşlarla, kuyrukkakan türleri, örümcekkuşu türleri, taşkuşu türleri, kızılkuyruk türleriyle ismini saymadığım nice kuş türü kene ve benzeri böcek, sinek, örümcekler ve bunların yumurtaları, larvalarıyla beslenirler. A.Ü. Fen Fak. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barbaros Çetin de aynı bilgiyi desteklemektedir. (Bak: 6.6.08 Hürriyet Gazetesi) Dağı taşı ilaçlayarak bu kuş türlerini de kelaynaklar gibi yok edersek, daha çok kene ısırığı kurbanını toprağa verirken milyonlarca lirayla da kendimizi zehirleriz.
Yukarıda sayılan kuş türlerinin her türlü avcılığının derhal ve kesin biçimde yasaklanması en ucuz ve sağlıklı önlemdir. Bu önlemle birlikte önce hastalığın en yoğun olduğu bölgeden başlayarak vatandaşları korunma konusunda tek tek aydınlatmak gerekmektedir ki kanımızca kamu hâlâ kene ısırdığında ne yapacağı konusunda bir bilgi karmaşası içindedir.
Kuş avcılığının sona erdirilmesi kararını alacak bir Çevre ve Orman Bakanlığı bu kararıyla ülke tarihine geçecek bir etkinliğe imza atmış olacaktır. Ayrıca söz konusu hastalığın sadece ülkemizde değil komşu ülkelerde ve kıtalarda yaşayanlara bulaşmasını da kısmen engelleyerek tüm insanlığa hizmet etmenin şerefine ulaşacaktır.
Asaf Ertan
Doğa Gözcüleri Derneği kurucu üyesi
Gönderen A.T. zaman: 21:38 0 yorum
Kategori: doğa koruma, kene
Gönderen A.T. zaman: 17:20 0 yorum
Kategori: balkonda domates, blog, malç, PDA, PDA web-gunlukleri /blogları
Haziran ortalarına geldik... Geçen yılın Haziran arşivine baktım da geçen yıl bu sıralarda daha çok mekanik korumadan sözedilmiş. Bu yıl da şu ana kadar ortaya çıkan sorunların en başında yapraklara dadanan küçük böceklerle ilgili... O yüzden delikli koruma torbaları böcekler konusunda da bir dereceye kadar etkili olabilir... Bu yılın serüveninde göze çarpan en güzel olgulardan biri de böceklerle ilişkide ve onları uzakta tutma yolları konusunda önerilen yöntemlerin "doğal"lığında!
Bu da PDA Manifestosu'nun çok iyi algılandığının bir kanıtı...
"Çiçek açıp çiçek dökme" konusu, Temmuz 2007'de gündeme gelmiş. Bu yıl sıcak bölgelerde çiçeklenme daha erken olduğu için bu konuda da yakınmalar oldu. Ama üyemiz Sibel Karanfil buradaki "çiçek dökme ve gergin yetiştirici ilişkisi" konulu içeriği farkedip, PDA ile çoktan paylaştı ki bütün bunlar bizi çok sevindiriyor...
Emekler boşa gitmiyor kısacası... Yeter ki küresel ısınmanın etkileri pembelerden uzak olsun...
Ne diyelim...
Gönderen A.T. zaman: 10:45 0 yorum
Kategori: domates zararlıları, iklim değişikliği, PDA
-Bu içerik, daha ziyade yeni PDA üyeleri için!-
Şu sıralar hemen herkesin tohumu çimlendi ve fide olma yolunda. Bu aşama, işin en zevkli ve görece olarak da "en kolay" faslı aslında. Yine de bu aşamada en çok dikkat edeceğimiz nokta, "gövde" olmalı. Çimlenen tohumları fide kaplarına alırken, gövdeyi çok fazla açıkta bırakmayın. "Yapraklar toprağa değmeyecek kadar" toprağın içinde kalsın. Sonradan çok uzamışsa da bir biçimde toprakla kapatın...
Tohumlar çimlendi, ilk 4-5 yaprak çıkana kadar bekledik, fide kaplarına aldık, "e şimdi ne zaman bahçeye ya da asıl saksılara ekeceğiz?" diye telaşlanmayın. Acele etmeyin. Asıl yerine gitmeleri için gövdenin bir kurşun kalem çapını almasını bekleyin. Bu arada sıkıştırılmış karton fide kapları ya da hiç tavsiye etmemekle beraber "plastik" kaplar dar gelecektir. Birincisinde kökler kaptan dışarı çıkıp büyümeye devam edecek, ikincisinde dışarı çıkamayacağı (ya da sadece kaptaki su deliklerinden dışarı çıkmaya çalışacağı) için bitki sıkıntıya girecektir. Yapraklarda kıvrılmalar, sararmalar da böyle bir durumda görülebiliyor.
Bu yüzden geçen yıl bir alternatif malzeme olarak "fide torbaları"nı denedik ve sonuç mükemmel oldu. Bu torbalardan edinip önce az miktar toprakla ve torbayı dışa kıvırıp ufaltarak, fideyi geçirin. Gövde uzadıkça toprak takviyesi yapar, kenarları biraz daha yukarı çekersiniz. Bitki iyice gelişip serpilinceye, gövde çapı en az 1 cm. oluncaya kadar...
Bunu anlatmanın en iyi yolu göstermek tabii. O da burada.!!!
PDA içinde bilgi paylaşımı konusunda mevcut kaynaklar ve buradaki "PDA özel arama motoru" (sağ panelde) ve "Arşiv"in hizmetinizde olduğunu hatırlatalım... 2006 ve 2007 Mayıs'ına tıklarsanız, o ay neler yapılmış, neler paylaşılmış,"domates olgunlaştıma torbası" dahil ne malzemeler kullanılmış görebilirsiniz. Siz de kendi web günlüklerinize kendi çözümlerinizi girdikçe gelecek yıl hep beraber bir çevrim içi PDA Ansiklopedisi oluşturabiliriz!
Bu yıl biraz gecikmeli olarak o da sadece Hafize Baliç pembelerinin bizim balkon versiyonundan olup, geçen yıl bizim balkonda meyva verebilen "tek pembe"nin tohumlarından 24 Nisan'da ekim yapmıştık... (Bir miktar da aynı balkonda bir mevsim ürün veren "organik cherry"lerin tohumundan...)
1 Mayıs'taki durum: "Cherry"lerin hemen hepsi filizlendi. "Pembe"ler de. Ama pembelerden sadece 3-5 adedi...
Google Gruplar'a erişimin engellenmiş olması yüzünden PDA içindeki iletişimin de kesintiye uğraması çok canımızı sıkıyor... Neyse farklı bağlantıları olan üyeler grup içi yazışmayı sürdürebiliyorlar. Bizim bağlantı sansürlü olanı! O yüzden örneğin, "fidelerimi kuşlar yedi, ne yapayım?" diyenlere, "şuraya bakın" diyemiyoruz... Ya da "erkenden dışarı çıkartmayın"!
(Bu konuda bu blog içeriğinden yararlanmak için sağdaki Rehber'ler ve PDA Arama Motoru hayli işlevsel aslında...)
Bu arada özel sektör de balkonda organik tarım eğilimlerini değerlendirmeye başladı!
Bunlardan bir tanesi "Pencere Önü Bostanları" markasıyla pazarlanmaya başlanan bir ürün...
Tohumların ne kadar "organik" ya da "doğal" olduğu ayrı bir konu ama yaklaşım sevimli...
Yakında birileri bizim pembeleri de ticarileştirmeye kalkışır mı acaba dersiniz?
Aman ha, "PDA 2007 Manifestosu" bunun için var!
Doğallığını korumaya kararlıyız bu tohumların, endüstriyelleşmesine asla izin yok!
PDA üyelerinin bu konuda çok dikkatli olmaları gerektiğini bir kere daha hatırlatalım...
Gönderen A.T. zaman: 07:58 1 yorum
Kategori: balkonda domates, ev bahçıvanlığı malzemesi, evde domates çimlendirme, tohum
Özellikle Akdeniz ve Ege bölgesinde artık tohumdan çimlendirme için vakit geçti... Marmara Bölgesi için de yeni üyelere tohum yollamaya bugünlerde son veriyoruz...
Mayıs başından itibaren artık zaman, fide paylaşım zamanı...
Bundan sonra üye olacakların bu nedenle tohum isteğinde bulunmamalarını rica ediyoruz...
(Moderatörlerimizin ruh sağlıklarını da düşünmek zorundayız!)
:)
Bu yıl, çimlendirme işine biraz geç başladık!
Şimdi 2006'da bu işe ilk başladığımız günleri düşününce kendimizi sanki 30 yıllık çiftçi gibi hissediyoruz.
2006, 2007 ve 2008. Bu yıl evde pembe domates serüvenlerinin sadece üçüncüsü olacak oysa...
Böyle hissetmemizin nedeni açık, bu iş bütün Türkiye'yi kaplayan bir akıma dönüştü. 1000'e yakın PDA üyesi Türkiye'nin dört bir tarafında bizim yaşadığımız heyecanları yaşıyor...
Bizim bu web günlüğünden şimdi onlarcası var!
Bu günlüklerin (blog) birbirine bağlanmasıyla da PDA bir hiper-ağ'a dönüşüyor.
Son iki yıldır başta Nalan Cantav ve Emine Yalçın olmak üzere kıdemli PDA üyeleri, sağolsunlar, tohum paylaşımı, üye kaydı, mesaj trafiğinin yönetimi gibi işleri bizim üstümüzden aldılar... "Tohumdan çimlendirme" zamanının da artık iyice sonuna geldiğimizden, bir de baktık şimdi, kendiliğinden bir fide paylaşımı işi başlamış... Ankara PDA'da olduğu gibi. PDA'nın kendi içindeki örgütlenmesini kendisi sürdüren, akılcı ve işlevsel bir yapıya kavuşması, insanların gerek pembe domatesleri gerek deneyim ve bilgilerini "karşılıksız paylaşma"nın tadını alması... bütün bunlar bizi çok mutlu ediyor...
Şimdi bütün sorun 2008 yazının geçen yıl gibi aşırı kurak geçmemesinde...
Rastgele!
Yeni üyelere not: Rehber-I'e bir göz atmanızda fayda var!
Gönderen A.T. zaman: 09:42 0 yorum
Kategori: PDA, PDA web-gunlukleri /blogları, tohum
Google Gruplar ana sayfasına gidildiğinde bu akşam itibarıyla görünen manzara aynen şöyle:
Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir.
T.C. Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 14.03.2008 tarih ve 2008/15 Nolu Kararı gereği bu siteye erişim engellenmiştir.
Access to this site has been suspended in accordance with decision no: 2008/15
PDA üyeleri de Türkiye'den Internet'e bağlanan milyonlarca diğer kullanıcı gibi, neden böyle olduğunu henüz kamuoyunun bilmediği bu yasaklama yüzünden Google Gruplar'daki iletişim listesini bir süre kullanamayacak...
(Ola ki gelip buraya bakan olur diye!)
Şurada da Turk.Internet.Com'un kapatma kararı ile ilgili haberi var!
Bu da Milliyet'teki son haber!
Sadece ttnet abonelerinin giremediği Google Gruplar'a diğer Internet servislerini kullanan aboneler erişebiliyor. Hiç giremiyenler "free anonymizer" kullanarak grupta son günlerde alınıp verilen mesajlara erişebilir. Örneğin şu yolu deneyebilirsiniz: http://anonymouse.org
yazın açılan sayfanın ortasındaki pencereye bizim grubun ana sayfa adresini yazın: http://groups.google.com/group/pembedomates/ .
Ya da ttnet'ten başka Internet erişiminiz varsa Internet'e o yoldan bağlanın.
Gönderen A.T. zaman: 19:42 4 yorum
Kategori: google gruplar, Internet yasakları
2008 pembe sezonuna doğru kimi yeni üyeler (bu arada 600'ü aştık!) ilk kez tohumdan bir canlı yetiştirmenin heyecanlarını çekerken, biz de farklı heyecanlar yaşıyoruz. Onların başında da ülkemizin ve de ağımızın içinde bilgi okur-yazarı sayısının artması yolundaki olumlu gelişmeler... Türkçesi şu: "PDA üye web-günlüklerinin sayısı hızla artıyor!"
2006'da kendi konumuzda bir tek bu bizimki var iken, şimdi PDA içindeki blog sayısı -bugün itibarıyla- 18'e yükseldi! Onları "PDA Ortak Web Günlüğü"nün sağ paneline teker teker listelemek
büyük keyif oluyor...
Teşekkürler herkese!
Gönderen A.T. zaman: 14:06 0 yorum
Kategori: bilgi okur-yazarlığı, PDA, PDA web-gunlukleri /blogları
PDA'na üye olmak için gereken 3 koşulu yeni üye olmak isteyen herkese teker teker anlatıp açıklamak yerine artık aşağıdaki formun doldurulmasını istiyoruz:
http://pembedomates.com/uyelik_istek/
Bu formdaki koşullar yerine getirildikten sonra Google Gruplar'daki PDA listesine "üye
olmak istiyorum" diye başvuruda bulunanların üyeliği hemen kesinleştirilecektir...
Bu yıl bu web günlüğüne 2008 serüvenlerimizle ilgili olarak bizim evde neler olduğunu yazamıyoruz bir türlü. Her yeni bir PDA günlüğünün daha yayına geçtiği haberi geldikçe, kendimizi "torun sahibi" olmuş gibi hissetmekten alamıyoruz. İşte İzmir'den Sevgili Sevil Özcan ve Nail Sarı'nın "PDA İZMİR- İzmir ve Çevresi Pembeleri" den sonra yeni bir günlük daha yayına geçti:
"Pembe Domatesler: Evde Domates"
Üyemiz Çağan Karabıyık, harika görsellerle desteklediği kişisel günlüğünde, İzmir, Karşıyaka'daki evinde giriştiği pembe serüvenini anlatıyor...
Gönderen A.T. zaman: 08:14 0 yorum
Kategori: PDA web-gunlukleri /blogları
Norveç'teki tohum deposu, olası felaketlere karşı tohumları depolaya dursun, "Slow Food" hareketi de "lezzetleri" depoluyor. Slow Food ağının biyolojik çeşitliliği koruma amaçlı kurduğu Vakıf, "Ark of Taste" projesi ile kaybolmaması istenen lezzetleri saptıyor... Türkiye'den de "Havyar" var listede şimdilik!
Onların da bir "Manifesto"su var!
Gönderen A.T. zaman: 07:53 0 yorum
Kategori: "Slow Food", Svalbard
Öbür yıl da. Daha sonraki yıllarda da...
Gönderen A.T. zaman: 02:48 1 yorum
Kategori: basında PDA, Hafize Baliç, PDA Manifesto, Pembe Ana
İzmir'deki çalışmaları koordine eden Sevgili Sevil Özcan ve Nail Sarı, gelişmeleri bu web-günlüğünde belgelemeye ve görüntülemeye karar vermişler:
"PDA-İZMİR": " http://pembedomatesizmir.blogspot.com/
Ayrıca kendi tekniklerini de paylaşıyorlar...
İstanbul buluşmasında ise iki üyemiz daha -hatta toplantı sırasında- birer web-günlüğü açtı kendilerine. İlk içeriklerini gisinler, adreslerini "PDA Ortak Web Günlüğü"ndeki bağlantılara ekleyerek onları da duyuracağız...
Gönderen A.T. zaman: 05:59 0 yorum
Kategori: bilgi okur-yazarlığı, PDA web-gunlukleri /blogları