Temmuz 08, 2007
PSİKO-MEKANİK KORUMA
Gönderen A.T. zaman: 15:13 1 yorum
Kategori: balkonda domates, ev bahçıvanlığı malzemesi
Haziran 23, 2007
MEKANİK KORUMA
Bu delikli torbalar esasen "domates olgunlastirma" amaclı imal edilip satılan şeyler... Ama biz gecen yıl oldugu gibi bu yıl da pembeleri dış etkenlerden korumak icin kullanıyoruz onları...
Gönderen A.T. zaman: 09:58 1 yorum
Kategori: Bakım, balkonda domates, ev bahçıvanlığı malzemesi
Haziran 14, 2007
AÇIK RADYO'DA AKTAR İLE SÖYLEŞİ
"Türkiye’nin Organik Tarım Potansiyelinin Farkında mısınız?"
Çiğdem Öztürk tarafından Cengiz Aktar ile Buğday Dergisi için AÇIK RADYO'da (başlığa tıklayın) yapılmış ve derginin Haziran 2007 sayısında da yayımlanan söyleşi...
(Aynı sayıda PDA ile Güneşin Aydemir'in yapıtığı bir söyleşi de var!)
Gönderen A.T. zaman: 15:34 3 yorum
Kategori: basında PDA, organik tarım
Haziran 13, 2007
BEKLERİZ!
PDA-ÇORUM Sönmez Yanardag dikkatimizi su habere cekmis:
Hürriyet - Anayasa Mahkemesi Başkanı Alkışlarla emekli oldu!
Sayın Tuğcu, "domates yetiştireceğim" demiş. Yanardağ da "aramıza katılıp pembesinden yetiştirse" diyor!
Haziran 07, 2007
KARIŞMIŞ KÖKLERİ İNCİTMEDEN NASIL AYIRMALI?
Bilerek - bilmeyerek, isteyerek veya yanlışlıkla- tohumlar eğer fazla yakın bırakılmışlarsa toprağa (torfa!), filizler fışkırmışsa sonradan bir orman gibi hür ve kardeşçesine... nasıl ayıracağız onları şu "şaşırtma" denen işlem sırasında?
Gönderen A.T. zaman: 22:21 0 yorum
Kategori: evde domates çimlendirme, Fide, tohum
Haziran 04, 2007
PDA-REHBER-II YAYINDA!
"Saksılarda Bakım" konulu PDA rehberini (nihayet!) dün yayına soktuk...
Sağ panelden indirilebiliyor!...
Emeği gecen tüm üyelere bir kez de buradan teşekkürler...
Gönderen A.T. zaman: 11:31 0 yorum
Kategori: Bakım, balkonda domates, PDA Rehber
Haziran 02, 2007
SABIRSIZ PEMBELER
Mayıs 27, 2007
"SULASAK DA MI BUYUTSEK SULAMASAK DA OLUR MU?" MESELESİ
PDA'nın yeni üyelerinden bir dostumuz var, "Charly Çınar" diye yazıyor gruba. Bu konuda hayli deneyimli oldugu da verdigi cevaplardan açıkça anlaşılıyor. Dün sulama konusundaki bir soruya şu yanıtı yollamış:
Gönderen A.T. zaman: 08:28 2 yorum
Kategori: Bakım, ev bahçıvanlığı malzemesi, Fide
Mayıs 26, 2007
TOHUMUNU DA ALIP CIKANLAR( -2)
Onları Mart'taki ilk parti çimlendirmemizde "Geri Gelen Tohumlar" diye adlandırıp, burada resimlemiştik. Bugün, şu sıralar çimlendirme yapan PDA üyelerinden Sayın Tüzün'ün dikkati onlara çekilmiş; "Tohumların bazısı çimlenirken yaprakları tohum zarının (?) içinden çıkmakta zorlanıyor. Biraz başalrını kaldırdıktan sonra nazikçe tutup çıkartıyorum. Doğru mu yapıyorum, yoksa müdahale etmemeli miyim?" diyor... Uzmanlarımız ne cevap verecekler bu soruya bilmiyoruz ama, ben şöyle dedim:
"...İnsan onlara yardım etmek istiyor, nedense. Ben de sizin gibi 'nazikce' bazi müdahalelerde bulundum. Bazılarını da hiç ellemedim. Sonuç, o kuru tohumu atip, ya da onunla birlikte eninde sonunda büyümeyi sürdürüyorlar. Nezaketin 'dozu' cok önemli. Doz yüksekse işe yarıyor, seviniyorlar. Özgürleşiyorlar. Değilse yaprakların ucu zedelenebiliyor."
İşte beraberinde yüzeye çıktığı tohum zarına dokunulmayan ve onunla birlikte büyüyenlerden ikisi:
Gönderen A.T. zaman: 14:36 1 yorum
Kategori: Bakım, evde domates çimlendirme, tohum
Mayıs 25, 2007
ILETISIM AGIMIZI YAHOO'DAN GOOGLE'A TASIYORUZ!
Yahoo'daki Türkçe karakter sorunları ve bir Türkçe arayüzünün olmaması herkesi bıktırdığından bugün bir karar alıp, Google Gruplara taşındık...
Aynı adla...
İşte yeni iletişim adresimiz:
http://groups.google.com.tr/group/pembedomates/
Mayıs 18, 2007
BİR "PDA HARİTASI" OLUŞTURUYORUZ...
Google "Earth" yeni versiyon muhteşem. Ama biz "Google Map" kullanarak bir "PDA Haritası" için çalışmaya başladık. Taslak burada!
Bu konuda üyelerimizin de yardımı gerekecek. Kendi adlarını ve bulundukları noktaları daha net bir hale getirmek için... Şimdilik PDA irtibat noktalarındaki arkadaşlarımızın, tohum paylaşanların adlarını girdik. Bir de şehirleri...
Dün (19 Mayıs 2007) bu sezonun ilk saksi dikimlerini yaptık. Geçen yıl da aynı gün başlamıştık. Böylece "19 Mayıs" bir bakıma "PDA yaşgünü" de sayılabilir... Bu sabah da "Fideden Saksıya" konulu Album-III yayına girdi. Sağ panelde bulacaksınız.
Bu arada İstanbul'daki üyelerimizden bir yardım istiyoruz. Acildir:
http://tech.groups.yahoo.com/group/pembedomates/message/420
Gönderen A.T. zaman: 08:46 1 yorum
Kategori: Fide, PDA, PDA Rehber
Mayıs 17, 2007
"ORGANİK TARIM KONGRESİ" AFISINE DİKKATLİ BAKAR MISINIZ?
Ekim ayında İstanbul'da yapılacak "Organik Tarım Kongresi"nin başını çeken, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Sayın Cengiz Aktar, grubumuza periyodik olarak bu konuda bilgi yolluyor, sağolsun.
Son yolladığı dosya şurada.
Aktar, kongre afişinin görseline bizim pembeleri de kattı!
Ortadaki kıvrılmış yaprağın altında saklı balkon pembelerinin öyküsü ve özgün halleri de burada!
Kongreye şimdiden başarılar diliyoruz!
Gönderen A.T. zaman: 14:13 0 yorum
Kategori: AB, balkonda domates, ortak tarım politikası
Mayıs 15, 2007
PDA-ITALYA'DAN ve PDA-LEVENT'TEN...
Gül Ünsever şöyle anlatıyor:
"İtalya'ya (okula) döndükten sonra domates tohumlarımı balkondaki saksılara ektim ve hergün sabırla, hatta sabırsızlıkla çıkacakları günü bekledim. Ve nihayet çıktılar, mucize gibi, hemen hepsi hayat buldu (okuldan arkadaşlarımla paylastığımda 'ancak 2-3 tane çıkar' demişlerdi oysa). Tam 45 tane domates fidem oldu. Balkonda ancak 5 tanesini tutabildim (hergün yapraklarını okşayıp elimde kalan mis gibi domates kokusunu içime çekiyorum), geri kalanını okuldaki botanik bahçemize diktik. Şimdi yine sabırsızlıkla domates verecekleri günü bekliyoruz hep birlikte. Çok teşekkür ediyorum sizlere, bu zevki tattırdığınız için.
Saygılarımla, Gül Ünsever
University of Gastronomic Science, Pollenzo www.studenti.unisg.it "
Gül, gastronomi eğitiminin yanısıra aynı okulda öğrencilik yapan arkadaşları Tangör Tan ve Emre Tatari ile birlikte Slow Food Türkiye'nin kurulması ve yol alması çalışmalarıyla da uğraşıyor. 1-3 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da yapılacak Slow Food Turkiye Kongresi icin bir de dergi hazırlığında. PDA'nın da bu dergide yer almasını istiyor.
Onlara kolaylıklar diliyoruz.
PDA-Levent'i ise şimdilik sadece Halil Yılmaz temsil ediyor. Yılmaz'a ilk fidelerden vermiştik Nisan'da. Cep telefonuyla muntazam olarak onların gelişimini görüntüleyip bize yolluyor. 7.katta asma bile yetiştiren Halil Yılmaz'ın serüveni de şöyle:
"1967 ist. dogumluyum... meslek turizm part time şöför.. Evli 3 çocuk babasıyım. Semt 4.levent. Size bio farm organik gübre ararken ulaştım. 4 senedir bende terasımda domates yetiştiriyorum. Irkları rio grande vs benim küçük kız meraklı ..domates yesin çekirdegini alır kurutur bana verir, nisanın birinde 3. de dikeriz. Bir de üzüm merakım var, 7 katta asma yetiştiriyorum. isterseniz resmini göndereyim benim terasın.. a unutmadan asıl meslek fotograf ..resim çekmeyi severim... cep ten resim çekeyim gönderim size .. bundan 2 sene önce gebze organiz sanayi ne gittim öncü adında bir şirket amerikalı misafir şirketi satın alacakmış neyse meraklıyım ya topraga, orada 70 yaşlarında birisi idi adam o kadar yaşlı olmasına ragmen çapayı vura vura terledi. slm dedim nerelisin? Bulgaristan göçmeni. Ne dikeceksin? "Pembe domates"! Ben şaşırdım, ilk kez duymuştum ..anlıyacagınız oradan merakım var pembe domatese bir de eniştem var Samsunda o da çok meraklıdır domates yetiştirmeye ama anlamaz pc den... desem pda o ne der... bu sene alırsam tohumluk çekirdek ona gönderirim... Bu arada pembeciler hızla çogalıyor seneye kısmet olursa daha fazla tohumla çalışacagım, saygılar."
Halil Yılmaz'a da çok teşekkür ediyoruz...
Gönderen A.T. zaman: 14:42 1 yorum
Kategori: "Slow Food", PDA-Italya, PDA-Levent
İYİ OLACAK HASTANIN...
Gönderen A.T. zaman: 13:11 0 yorum
Kategori: Fide, Tarlada PDA
PDA'DA SON HAFTA!
Son 9 gün içinde 125'ten 360'a çıkmış üye sayımız... Yeni PDA üyelerine tohum gerek! Etiketler, torbalar hazır, gözler postacıdayken Selim Güleç'in yolladığı Mersin, Kazanlı Beldesi pembelerinin yeni tohumları Istanbul'a ulaşıyor!
"Kaşığın ucu" ile tohumlar kardeş payı yapılıyor hemen...
Diğer iller ve Istanbul-PDA üyelerinin tohumları, ödemeli kargo ile herkesin kendi adresine teslim edilmek üzere bugün öğleden sonra Emine Yalçın tarafından yola çıkarılıyor. Mersin'de olup da tohum isteyenlere de paket yollanıyor ama bugünden sonra Mersin'den uye olanlar icin Sayın Selim Güleç "bana başvursunlar" diyor.
Bu son parti paylaşımda tohum isteyip de adres bilgilerini giremeyenler Nalan Cantav'a yazacaklar...
Bu arada Metin Varol'un has doğal pembe fideleri hakkında yolladığı mesaj da son derece sevindirici:
Gönderen A.T. zaman: 13:04 5 yorum
Kategori: basında PDA, Tarlada PDA, tohum
Mayıs 11, 2007
BİR SEVİNÇLİ, BİR TEDİRGİN EDİCİ HABER...
Önce ikincisi: Yıllardır yetiştirdiği güzel pembelerle bütün bu serüvenin başlamasına neden olan, "PDA'nın büyükannesi" Hafize Baliç (82), hastanede... Geçen yıl hazırladığı tohumlar ise onun Çerkesköy'deki bahçesine ekilmiş boy atmakta. Ona acil şifalar ve "tekrar ayağa kalkmayı" diliyoruz... Bu sıkıntılı duruma rağmen, Hakkı Baliç, PDA'nın -aşağıdaki haberin geldiği ana kadar- icinde bulunduğu dar boğazdan cıkması icin Hafize Hanım'ın pembelerinden bizlere fide takviyesi yapabilmek icin careler araştırıyordu... Sağolsunlar...
Şimdi sevinçli haber: Geçen Pazardan bugüne üçe katlanan PDA üyelerinin tümüne yetecek kadar tohum bulundu. Sevgili üyemiz Selim Güleç sayesinde. Ne kadar teşekkür etsek azdır. Şu anda PDA elbirliği ile örgütlenip, Pazartesi elimize gececek tohumların, en kısa sürede her üyeye ulaşması için çalışıyor.
Bu vesile ile PDA yurt çapında örgütlenmek durumunda. Fiilen küçük bir grup, elektronik ortamda hızlı işleyen bir ağ iken şimdi 300'ün üzerindeyiz. Daha etkin çalışmak isteyenlerin bize yazmasını bekleriz!
Mayıs 06, 2007
PDA HAKKINDA BİR HABER ve UYARI
Bugünkü Hürriyet'in Pazar ekinde:
Bu da "Pembe Domates Örgütü" başlıklı haberde PDA'mızın oluşumu, işlevi ve gelişimi anlatılıyor... Kendi kendimize "entelektüel" adını takmadıysak da ortak paydamızın "balkon bahçıvanlığı" olduğu kesin!
Blog dün tam 2,438 kişi tarafından ziyaret edilmiş. Bu haberden sonra doğal olarak pek çok yeni üyelik talebi almaktayız... Sevgili üyelerimizden ricamız, kendi coğrafyalarına yakın yerlerde oturan yeni üyelerle ellerinde kaldıysa tohum, yoksa fide paylaşımında bize yardımcı olmaları... Son tohum dağıtımından sonra bizde tohum çok az kaldı. Ama İstanbul'dakilerle paylaşacak hayli fidemiz var.
Şimdi yeni üye olmak isteyenlerden de bir ricamız var: PDA üyesi olmak için tek koşul "PDA 2007 Manifestosu"nu okuyup onayladığınızı belirtmek. Yani grup ilkelerine uyacağınıza söz vermek. Bunu sağ panelden ya da şu bağlantıyı tıklayarak yapabilirsiniz:
http://tech.groups.yahoo.com/group/pembedomates/
"Merhaba", "Ben de tohum istiyorum" v.b. yollu notlarla yapılan başvuruları dikkate almamak durumundayız çünkü herkese teker teker "Manifestomuzu okuyup onaylıyor musunuz?" diye yazacak kadar bol vakit yok.
Ayrıca; PDA ticari bir örgüt değil. Bizim tohumlarımız ya da fidelerimiz "satılık" değil, elden ele, kuşaktan kuşağa aktarılan, doğal pembeler... Burada "para" faktörü, yurtiçi kargo bedelini "alıcı"nın ödemesiyle sınırlı! Üzerimizden ticaret yapmaya kalkışana da çok şükür hiç rastlamadık.
Bu yüzden yeni üyeler konusunda titizlik göstermek zorundayız.
Gönderen A.T. zaman: 11:15 3 yorum
Kategori: basında PDA, PDA
Nisan 22, 2007
PDA-ŞİLE PEMBELERİ
Hafta sonu Hümeyra ve Rasim Konyar'ın Şile'deki evlerindeydik. Yukarıda, geçen yıl tek türü varken (Hafize Baliç'in pembesi) bu yıl çok çeşitlenen ve ayrı ayrı çimlenmekte olan pembeleriyle Rasim...
English Gardens, Omercan, Hatay - Sıdıka Kurt, Hatay-Yüksel Atar, kendi pembeleri, İtalya'dan alıp tohumunu çıkardıkları dilimli pembeler, onların yanısıra önceki yıllar ektikleri türlü çeşitli kırmızılar... derken, Konyar'lar, resimde görülen ve dikime ayrılmış alanın bu kadar farklı türü ekmek için yetersiz kalacağından endişe duymaya başlamışlardı. 19 Şubat PDA toplantısındaki "farklı türlerin aynı yerde ve yan yana yetişmesi doğru mu yanlış mı?" tartışmasını anımsarsak, haksız da sayılmazlardı.
Plastik kovalarda çimlenen ve geceleri üstleri naylon örtü ile örtülen filizlerden en sağlıklı görüneni, geçen yıl kendi yetiştirdikleri pembelerden aldıkları tohumlardan çıkanlardı. İklime alıştıklarından olsa gerek.
Hataylılar, -bizde de olduğu gibi- Şile'de boy göstermekte biraz ağırdan almıştı...
Bu resimler bu sabah çekildiğinde günlük güneşlik olan hava, akşam üzeri kapandı, rüzgarı, soğuğu ve ara sıra çiseleyen yağmuruyla tam bir sonbahara dönüştü. Biz bile donduk. Pembeler ne yapsın?
Bu arada Rasim'in heykel atölyesini de ziyaret etme şansımız oldu. O konudaki izlenimler ve şu sıra açık olan bir sergisi ile ilgili haber Web'de Kültür Sanat'ta!
Nisan 19, 2007
SORUNLAR, ÇARELER, YENİ ALBUM VE "EKOLOJİ FUARI 2007"
"Pemben mi var? Derdin var!
Bu lafı aslında "çocuklar" için duymaya alışkınız. Ama bu pembeler de "olunca" sevinilen, ama arkasından sevincin yerini alan ve hatta onun önüne de geçen "sorumluluk" duygusu yüzünden "tadını çıkarmakta" zorlanabildiğimiz canlılar gibiler aynı. Tasalanmamak mümkün değil...
Tohumlar çimlendikten sonra bazı üyelerimizden tedirginlik dolu mesajlar geliyor. Kimileri sorunlarını gruba yazmaktan çekiniyor. Sayın Saygın gibi deneyimli olanlar ise onları hem gruba yazıp hem de kendi günlüklerinde paylaşıyorlar ki PDA'nın işlevi de bu zaten.
Biz pembelerde "ikinci" serüveni yaşadığımız için nisbeten daha sakiniz. Siz de sakin olun. Pembelerinizin yaşam azmine, direncine güvenin. Bu arada "Hatay" ve "English Gardens" yani "Ömercan Organik" kökenli tohumları, biz de ilk kez gördüğümüz için seyirlerini de hep beraber göreceğiz, ama pda kaynaklı tohumların büyüme hızı ve direncine şaşacaksınız. Nitekim bizim evde ikisi de tamamen aynı koşullarda çimlendirilen Hatay kökenlilerden Yüksel Atar tohumları, Sıdıka Kurt hanımefendininkilere göre daha hızlı ve daha hacımli görünüyor. PDA ve Ömercan'lar ise Hatay'lılardan çok önce büyüdüler. Hatta bunun nedeninin "iklim" olduğunu düşündük... (Selim Bey, bir ses verin, nerelerdesiniz?)
Şu ana kadar iletilen sorunlara topluca şu yanıtları verebiliriz:
MEKAN: İç mekan, ılık ortam. Asla sigara dumanı, tütün olmayacak civarda. (Tütün virüsü diye bir şey var, bozuyor onları).
KAP: Her nerede iseler ilk iki yaprak çıkana kadar üstü "limonluk tadında" şeffaf bir şeyle örtülü, sonra (yapraklar temas etmesin diye) örtü kalkmalı. (Fide aşamasındaki seçenekler için yeni fotoğraf albümüne bakılabilir. Daha sonraki kapları daha tartışacağız... Mehmet Saygın Adana'nın sıcak ortamında şimdiden o aşamaya gelmiş bile! )
SU: Önce fısfıs ile toprağı "nemli" tutacak kadar. Sonra toprağın tamamen kurumasına meydan vermeyecek miktarda ve azar azar (bitki ıslanmamalı).
ŞEFKAT: "Dokunmadan" ve sık sık yerini değiştirmeden...
TOPRAK: Aslında en önemlisi bu. Malesef çimlendirme için bulduğumuz torflar her zaman aynı kalitede değil. Fide aşamasında da torfla idare ediyoruz ama devamı için temiz toprak arayışına şimdiden girmemiz lazım.
"Fide" demişken, bugün bu konuda yeni bir fotoğraf albumünü yayınladık.
Tüm PDA'ından iyi haberler duymak, renkli görüntüler paylaşmak üzere!
Not: İstanbul'da olanlar Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesinde yarın açılacak ve 22 Nisan'da bitecek olan Ekoloji 2007 Fuarı'na gideceklerdir. Pembe Domates Ağı'mız da genel mesajını ve varlık gerekçesini bu fuardaki ÇEKÜL Vakfı standından "PDA 2007 Manifestosu" ile veriyor. Hepimizi çok ilgilendiren bu fuarda belki rastlaşabiliriz!
Gönderen A.T. zaman: 15:44 2 yorum
Kategori: Ekoloji Fuarı, ev bahçıvanlığı malzemesi, Fide, PDA Manifesto
Nisan 15, 2007
FİDE KABI İÇİN ALTERNATİF MALZEME ADRESİ
İstanbul'da büyük marketlerin bahçe malzemesi satan bölümlerinde, pembeleri, çimlendirme için kullandığımız küçük plastik kaplar ya da "viol"lerden çıkarıp, "ilk şaşırtma"da ekeceğimiz sıkıştırılmış kartonumsu kaplardan nedense pek bulamıyoruz artık. Bunları PDA Rehber-I'de de tavsiye etmiştik. Biz elimizdekiler tükenince şeffaf plastik bardak kullanmayı denedik. Onlar da hemen çatlayıp işe yaramaz hale geliyor. O yüzden bugün Eminönü'ndeki Çiçekçiler Pazarı'nda (10 numaralı dükkandan) temiz malzemeden yapılmış fide naylon torbalarından aldık. Kilosu 8 YTL. Bir kiloda 80 kadar torba var. Uzunluğu 20 cm. kadar. Başlangıçta kenarlarını kıvırıp dikeceğiz. Böylece iyice geliştiklerinde kıvrımları açıp, biraz daha toprak koyarak asıl saksılarına geçene kadar rahatça boy atacakları bir ortamda tutmak mümkün olabilecek...
Gönderen A.T. zaman: 18:30 0 yorum
Kategori: ev bahçıvanlığı malzemesi, evde domates çimlendirme
Nisan 03, 2007
MAYIS'A KADAR BAKIM REHBERİ SİTEDE!
Gerek yeni üyeler, gerek eskilerden kimileri, giderek içeriği katlanan bu web kütüğünde bakım ve yetiştirme için ipuçlarını aramakta sıkıntı yaşıyor olacaklar ki bu aralar "bakım için bir dosya var mı?" sorusuna sıkça muhatap olmaya başladık. Gerçi Sayın Selim Güleç'in "Balkonda Domates Yetiştiriciliği" dosyası e-haberleşme sitemizden indirilebiliyordu, ancak Sayın Gökhan Elmacıoğlu'nun tavsiyeleri için siteyi iyice aramak, arşivlere bakmak gerekiyordu.
Sonuçta her ikisinin önerilerinden ve bizim deneyimlerimizden oluşan bir rehber hazırlayıp buraya yükledik. Sağ panelde "P.D.A. Rehberler" başlığı altında bulacağınız "PDA-REHBER-I" böylece ortaya çıktı. Eksikler olabilir ama bu rehber bizi Mayıs'a kadar idare edecek. Mayıs'ta esas saksılara geçme zamanına doğru ikincisini elbirliğiyle çıkarırız...
Tartışmaya açık tabii, her zaman olduğu gibi burada yazılanlar da!
Gönderen A.T. zaman: 18:31 1 yorum
Kategori: Bakım, balkonda domates, evde domates çimlendirme, PDA Rehber
Mart 27, 2007
PDA-ADANA SERÜVENLERİ YAYINDA
Üyemiz Sayın Mehmet Saygın'ın pembe domates serüveni için açtığı web günlüğü:
http://www.mehmetsaygin.com/pda/pembedomatesnotlari.html
Ellerinize sağlık!
Mart 24, 2007
GERİ GELEN TOHUMLAR! (1)
Eldeki tohumları paylaştırma operasyonunun artık sonuna geldik... Bu arada geçen yıl ilk deneyimde gözlemlenen ama o zaman o kadar da önemsenmeyen bir şeyi farkedip hemen onu "macro" ile çekmeye çalışıyoruz. Ne o?
Gönderen A.T. zaman: 02:32 0 yorum
Kategori: evde domates çimlendirme, tohum
Mart 23, 2007
İTALYA PAZARINDA PEMBELER
İşte İtalyan pembeleri! Amerikalılar bu türe "turban" adını takmış. Bundan kasdettikleri daha ziyade "Osmanlı tarzı sarıklar"... İtalyanların nasıl adlandırdığını Ayşe'ye sormalı...
(Bu arada sağ panelde bir yenilik var: 2007 "Çimlendirme Albumü". "Picasa" yazılımı ile yapıldı bu album. Bütün PDA üyeleri benzeri albumleri yaparsa iyi olacak, hepsini bir arada toplarız!)
Gönderen A.T. zaman: 05:39 1 yorum
Kategori: İtalyan pembe domatesi
Mart 15, 2007
PDA- HEYBELİADA'DAN İLK GÖRÜNTÜLER...
"Heybeliada'li pembeleri gonderiyorum.
Serinyol-Hatay'dan gelen tohumlar (Heirloom) bunlar. Yaklasik 23-24 derece sicaklikta guney cepheli odada 7 gunde 4-6 cm boy attilar... Tavsiyelerinize uyup bir-iki hafta sonra diger sortiyi de gerceklestirecegim.
Gelismelerden haberdar ederim. :)
Osman"
Gönderen A.T. zaman: 12:14 0 yorum
Kategori: evde domates çimlendirme, Heirloom, PDA-Heybeliada
Mart 13, 2007
Sayın Cengiz Aktar yolladı: "Yeni bir ulusal politika: Ekolojik tarım"
Avrupa Birliği (AB) üyeliğine hazırlık çalışmaları arasında Türkiye’nin en çok başını ağrıtacak konu şüphesiz ki tarım olacak. Ekonomik, sosyal ve siyasî anlamda tarım dev bir sorun olarak önümüzde duruyor. AB’nin ve gelişmiş dünyanın tarım verileriyle bizimkiler arasında uçurumlar var. AB’nin adı üstünde Ortak Tarım Politikası’na (OTP) uyum için büyük değişim ve fedakârlıklar gerekecek. Ancak, OTP uyumu için prodüktivist bir yaklaşımla konvansiyonel tarım zemininde gerçekleştirilecek bir dönüşüm ülkenin bekâsı açısından muazzam risk taşımakta. Aslında durumumuz böylesine riskli bir dönüşümü gerektirecek kadar kötü değil zira Türkiye’nin kayda değer bir ekolojik tarım potansiyeli mevcut. Ekolojik tarım insanın ve doğanın kazançlı çıktığı bir tarım ve yaşama biçimi. Gıdada kendine yeten Türkiye’de verimliliği artırmak amacıyla küçük tarım işletmelerinin ortadan kalkmasını, üretimin mekanize olmasını ve konvansiyonel tarımda yoğunlaşılmasını önerenler bu dönüşüm sonucunda üretilecek sebze ve meyvenin kime satılacağını düşünmez; atıl olacak, milyonlarla telaffuz edilen vasıfsız işgücünün ne olacağını ise hiç hesaba katmaz. Sanayii işçisi olmaları, onları istihdam edecek artık öyle bir sanayii kalmadığından mümkün görünmeyen ve tek çareleri göç etmek olan bu insan yığınlarının kentlerde nasıl lumpenleştiğini bugünden görüyoruz. Bu kâbus senaryosuna karşılık ekolojik tarım ve kırsal kalkınma Türkiye’nin tek çıkış yolu konumunda. İlgi ve dikkat isteyen, emek-yoğun bir tarım biçimi olan ekolojik tarımın artı değeri konvansiyonel tarımdan kıyaslanamayacak kadar yüksek; bu beslenme ve tüketim biçimine AB ve diğer gelişmiş ülke pazarlarından talep ise olağanüstü boyutlarda. Buna karşılık konvansiyonel ürünün hiçbir cazibesi yok. Varlıklı AB yurttaşı herkesin her yerde ve her serada üretebildiği sası domatesi yemek, kokmayan çiçekleri vazosuna koymak istemiyor. Türkiye elindeki olanakları iyi değerlendirerek, tarım politikasını hızla o tarafa yönlendirmekte olan AB’nin ekolojik ürün ambarı haline gelebilir. Ekolojik tarım yaygınlaştıkça, çığ gibi büyüyen çevre sorunlarımıza da çare oluşturacak, yerli tüketicinin de vasıflı ürünle beslenmesini sağlayacaktır. Kısacası, ekolojik tarım Türkiye’nin öncü ve örnek ülke konumuna gelmesini sağlayabilecek bulunmaz bir fırsattır.
Dr. Cengiz Aktar, Bahçeşehir Üniversitesi AB Merkezi Başkanı, Victor Ananias, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı tarafından yazılan bu makalenin devamı PDA İletişim Ağı Ana sayfasında, "Files" bölümünden indirilebilir... Bu önemli kaynağı bizimle paylaştığı için Sayın Aktar'a içten teşekür ederiz...
Gönderen A.T. zaman: 01:35 0 yorum
Kategori: AB, domates, ekolojik tarım, organik tarım, ortak tarım politikası
Mart 06, 2007
Mart 05, 2007
RADİKAL'DEN: ...artık ne domates, ne de biber gerçek!
Büyüklerimiz, "Artık domatesler kokmuyor" derken haklı. Çünkü artık ne domates, ne de biber gerçek! Normalde domatese kırmızı rengini güneş verir. Oysa biz en kötü kış koşullarında bile domates yiyebiliyoruz artık.Radikal-çevrimiçi / Yaşam / Dört bir yanda kanserojen var
Mart 04, 2007
TOHUMLARIMIZ İMECE EVİ'NİN DEPOSUNDA!
Dün Sayın İsmail Yenigün'den böyle bir posta ve ekteki resimler geldi, iletiyoruz!
Hani kırk yıllık dost beklenir ve gelincede özenle kucaklaşılır...
işte PDA nın zarfını büyük bir tebessüm ve heyecanla açtık.
Özenle hazırlanmış zarf ve paketleri inceledik.
Fotoğrafladık ::-)
Sağolun,varolun.
İmeceevi'ni de PDA'nın doğal üyesi kabul etmenizi dileriz.
Ve tüm imece evi nin tüm PDA insanlarının da evi olduğunu bilmenizi isterim.
Sevgilerimle ::-)"
Gönderen A.T. zaman: 15:49 4 yorum
Kategori: imece, PDA Manifesto, tohum
Şubat 21, 2007
TOHUMCULUK KANUNU TARTIŞMALARI ve BİR MAKALE
Tohumculuk Kanunu Konusundaki Tartışmalar ve
Aynı kaynakta (tarimsal.com) Ziraat Mühendisi Hakan Ozan Erzincanlı'nın "Tarım, Dünya ve Doğal Hayat" başlıklı makalesi...
Gönderen A.T. zaman: 07:25 2 yorum
Kategori: doğal tarım, tohum, yasalar
Şubat 18, 2007
PDA 2007 MANİFESTOSU
Geçen hafta bugün (11 Şubat Pazar) Armada'daki I.PDA Buluşması'nda yaptığımız sunum, *pdf formatına dönüştürülerek web'e yüklendi. Buraya tıklayarak indirebilirsiniz.
Bu sunumda şimdiye kadar bu web kütüğü üzerinden paylaşılanların ve yaşadıklarımızın kısacık bir özetinden sonra, "bunu niye yapıyoruz?" sorusuna yanıt olan PDA 2007 Manifestosu yer alıyor. (Sayfa 21):
P.D.A. 2007 Manifestosu:
•Bizler, 2006’da bu ülkenin ürünü olan ve gelecek kuşaklara miras bırakılması gereken doğal tohumlara, nesli kurumaya yüz tutan, leziz “pembe domatesler” üzerinden sahip çıktık!
•Onları 2007 ve gelecek yıllarda da evlerde, balkonlarda, bahçe ve tarlalarda, “temiz” toprak ve doğal yöntemlerle yetiştirmeye azimliyiz!
•Onların da bu domatesleri aynı renk, aynı güzel koku, aynı lezzet ve aynı doğallıkta sürdürebilmesi için elde ettiğimiz tohumları çocuklarımıza ve gelecek kuşaklara aktarmakla sorumluyuz.
•Bunun için kendi aramızda yardımlaşırken tohumlarımızın genetiği ile oynanmaması, "terminatör" teknolojiler eliyle endüstriyel hale gelmemesi için pembe domates ağının genişlemesine çalışacağız!
Gönderen A.T. zaman: 10:44 1 yorum
Kategori: doğal tarım, PDA Manifesto, tohum
Şubat 16, 2007
NORVEÇ'TE KIYAMET GÜNÜ İÇİN TOHUM SIĞINAĞI- KAZDAĞINDA TOHUM TAKASI
-Çok dikkatle okunması gereken bir haber... Çünkü tohum gibi "canlı"lardan ne amaçla olursa olsun "banka" kurmak, hem etik ilkelerine hem de genetik bilim ile ilgili uluslararası yasal düzenlemelere uygun olmak durumunda...-
9 Şubat 2007 tarihli Hürriyet'ten:
(A.A ) Norveç, dünyada bilinen tüm tarım türlerinin tohumlarını koruyacak bir "kıyamet günü sığınağı" inşa edecek.
"Svalbard International Seed Vault" adı verilecek bu sığınak, Kuzey Kutbu yakınlarındaki ücra Spitsbergen adasında dağın içine inşa edilecek.
Norveç hükümeti, dünya tarımını nükleer savaş, meteor çarpması, iklim değişikliği gibi gelecekteki muhtemel felaketlerden korumayı amaçlayan sığınağın inşaatına martta başlanacağını ve inşaatın 2008'de tamamlanmasının öngörüldügünü açıkladı.
Sığınağın mimari planlarını tanıtan Norveç hükümeti, 3 milyon tohum örneğine ev sahipliği yapacak 120 metre uzunluğundaki tohum sığınağının maliyetinin 5 milyon doları bulacağını bildirdi.
Sığınaktaki tohumların muhafazası ve toplanması Küresel Tahıl Çeşitliliği ("The Global Crop Diversity Trust") adlı bir vakıf tarafından yapılacak.
Özelikle küresel ısınma sonucu Grönland, Kuzey ve Güney Kutuplarındaki buz tabakasının erimesiyle yükselecek su seviyesinin üzerinde kalacağı hesaplanan sığınaktaki tohumlar, Kuzey Kutbu sıcaklık koşullarının etkisiyle eksi 18 derecede saklanacak.
****
BBC'de aynı haber. (Sayfaya gitmek için resmin üzerine tıklayınız!)
Ayrıca Google görsellerinde Svalbard'dan çeşitli görüntüler:
Google Images/ Svalbard
Norveç'ten İda Dağı'na!...
Tam bu haberi hazırlarken az önce gelen bir e-posta kanalıyla öğreniyoruz ki Doğal Yaşam ve Ekolojik Çözümler Merkezi, İDA-Kazdağı'nda GDO'lu tohumlara karşı çıkarken, bir yandan da temiz tohumları saklamak için "İmece Evi"ndeki iki buzdolabı ve küçük bir depoda bir "mini banka/tohum saklama merkezi" kurmuş.
Bu merkezin 13 Şubat 2007 tarihli İsmail Yenigün imzalı bir de çağrısı var. Şöyle diyorlar:
"Sevgili arkadaşlar biliyorsunuz Mart ayı yaklaşıyor. Yani tohumlar toprakla buluşmaya başlayacak. Aylardır tohum yasası, GDO lu tohum derken bizde bir şeyler yapalım dedik. Bahçelerimize ekeceğimiz temiz, güvenilir tohumu bulmak için araştırma yaparken bu arayışımızı genişletip minik bir tohum bankası ve takas merkezi oluşturmaya başladık.
Arkadaşlardan gelen iki buzdolabını ve görece nem-ısı kontrollü bir minik depomuzu BANKA (!) olarak faaliyete başlattık ::-)
İlk cam kavanozlarımızı etiketleyip yerleştirdik bile…
Şimdi sizden isteğimiz çiftliğinizde, köyünüzde, çevrenizde, tanıdığınızdan temiz, üreticinin kendisi tarafından ayrılmış tohumlardan bize, “imece”ye yollamanız. Tarım ilacı, yada suni gübre kullanılmamış bitkilerden ayrıldığına dikkat ederek her tohum ambalajına cinsini ve bölgesini, mümkünse saklayanın iletişim bilgisini yazıp kargoya vermeniz. Eğer üretici iseniz ve tohum ihtiyacınızı da lütfen belirtin.
Bu sevimli telaşımızı paylaştığınız için teşekkürler."
Norveç'e değil ama Kazdağı'ndaki İmece Evi'ne biz elimizdeki temiz pembe tohumlarından hemen yollayacağız...
Gönderen A.T. zaman: 01:08 0 yorum
Kategori: biyolojik çeşitlilik, gen bankaları, iklim değişikliği, tohum
Şubat 13, 2007
ELMACIOĞLU: SAPITAN İKLİME KARŞI TOHUM STOKLARINI 3 PARTİDE ÇİMLENDİRİN!
Sevgili dostlar,
PDA kurulalı beri Sayın Elmacıoğlu'nun esprili üslubuyla verdiği bilimsel tavsiyelerin ne kadar yerinde olduğunu deneyerek gördük, bilirsiniz... Malum toplantıda Selim Güleç'in yolladıklarıyla beraber iletilmek üzere başta "-özellikle İstanbul'dakiler olarak- tohumlarımızı ne zaman çimlendirmeye başlayalım?" diye tavsiyelerini istemiştim. Yanıtı bugün geldi. (Gerçi o da "organik gübre" olarak "koyun ve sığır" demiş. "Sığır gübresi" konusunda toplantıda hayli tartışma çıktıydı!) Teşekkür ediyor, hemen paylaşıyoruz:
* * * * * * * * * * * *
Biraz gecikmiş olmakla birlikte, gruba sizin iletebileceğinizi umarak tavsiyeler aşağıda.
Güneş’e "ne kadar çok, o kadar lezzetli" mantığı ile yaklaşmak iyi olur. Temiz toprağa, ilk çiçekler meyveye döndükten hemen sonra vermek üzere biraz da organik (Koyun/sığır) gübre bulursak harika olur.
Çimlendirme zamanı öncelikle yaşanan yerin iklim koşullarına bağlı. Yani fide esas yerine ne zaman alınacaksa (Geç bahar donu afetine uğramamak için) bundan 4-6 hafta önce ekim yapmak gerek. Mevsimsel en düşük sıcaklıklar için http://www.meteor.gov.tr/2006/tahmin/tahmin-iller.aspx den kendi ilimizi seçip altta aylara göre en düşük sıcaklıklara bakarak fikir edinebiliriz.
(Gökhan Bey İstanbul için tablo da yollamış ama bu sayfada düzgün gözükmeyeceği için koyamıyorum buraya, yukarıda tıklayarak bakabilirsiniz. A.T.)
Burada kişisel imkanlar devreye girer. Küçük bir sera sahibi olanlar daha erken başlayabilirler. İlk çimlendirmede (basit bir tava yoğurdu kabında olur) oturma odamızı ya da biraz daha serin bir yeri kullanabiliriz. 10-15 derece ortalama fazlası ile yeterli olur. Sıcak çok fazla değilse 3-4 haftada çimlenme başlayıp ilk iki yaprak yere paralel olur ilk şaşırtma yapılır, burada kap derinliği hiç olmazsa 10 santimetre civarı olmalıdır. Sıcaklık ve besleme çok iyi olursa fideler hızlı gelişir ve dışarıda buz gibi hava varken elinizde dikime gelmiş fideleriniz olur ki özel bir yeriniz yoksa bunun anlamı başınız belada demektir.
Sapıtan iklimi de dikkate alarak benim önerim elimizdeki tohum stoğunu 3 parçaya bölmek ve bunu Mayıs ortasında ilk grubu toprağa alacak şekilde Mart 15-20 den itibaren 2 hafta ara ile çimlendirmeye başlamaktır ( bu yazdıklarım biraz Ankara iklim hesabı. Tablodan da görüleceği üzere İstanbul için bunu rahatlıkla iki hafta geriye alabilirisiniz). Böylece iklimsel kazalara karşı küçük bir sigortanız olur.
Unutulmaması gereken en önemli şey domatesi bulmanın en kolay yolu en yakındaki markettir. Ama bu yiyebileceğiniz en kötü domatestir. Buna razı olmayın ve başarısızlıklardan yılmayın. Fidelerinizin hepsi ölebilir, nedenini çözecek gözlemi yaptıysanız bu en büyük kazanımınızdır. Genel bitki pratiğiniz arttıkça başarı düzeyi artar. Hepimiz amatörüz ve doğa ana bazen her imkana sahip profesyonellere karşı bile çok acımasız olabilir.
Yaptığınız şey gerçekten çok güzel ve yararlı buna inanın. İnsanlığın toplayıcılıktan yerleşik düzene geçişinde belki de en büyük paya sahip olan en eski bilgi birikimini, bu günkü kuşağa yeniden kazandırmak için çabalıyorsunuz. Hiçbir ürünü dalından koparıp yememiş, karpuzun ağaçta yetiştiğini sanan, tabiat denince aklına deniz ve kum dışında bir şey gelmeyen bir çocuk nesli yetiştirip, ilk kalp krizi yaşını 35-40 civarına indirmiş anne babalar için bulunmaz nimetsiniz. (Bu iltifatı tüm PDA için yapıldığını düşünerek buraya alıyoruz! A.T. Notu) Katılamasam da kalbim ve bildiklerim yanınızda.
İyi bir sezon dileği ile sevgiler.
Gökhan
NOT:
http://www.meteor.gov.tr/2006/zirai/zirai-zirai.aspx
Bu sayfayı unutmuşum çok yararlı bilgiler var.
Gökhan
Şubat 12, 2007
TOPLANTI İZLENİMLERİ
I. PDA Buluşması'nda neler oldu?
Armada'da yapılan dünkü toplantıda daha önce belirtilen Program İstanbul'a mahsus trafik sorunları yüzünden 45 dakikalık bir kayma ile aynen uygulandı. Armada'nın Preveze Salonu'nda yapılan buluşmada herkes birbirini karşıladı. Yakalara pda logolu isimlikler takıldı. Bizim de tanıdıklarımız kadar o güne kadar yüz yüze hiç gelmediğimiz dostlar vardı. Buna rağmen yabancılık çekilmedi hiç. Örneğin ilk kez tanıştığımız ve ilk gelen üyelerden Nalan Cantav, sanki akrabadan biri gibiydi. "Mine Flora" namıyla maruf Mine Özgür eşi Doğu Özgür ile gelmişti, onlar da "kuzenlerden"di sanki. Örnekler çoğaltılabilir... Defne Koryürek "Slow Food" ile ilgili malzemeler getirmişti. PDA üyesi olmayıp da bu toplantıdan haberdar olunca bu serüveni paylaşmak isteyenler de vardı aramızda. Türkiye'nin en tanımış AB uzmanı Cengiz Aktar (ki yakınlarda planlanan bir organik tarım projesine ola ki PDA'nı da katacak), Beyoğlu'ndaki sağlıklı yiyecekler sunan Zencefil'in sahibi Ferda Erdinç ve bizi web'de bulup aramıza katılmak isteyen Ekrem Alptekin gibi... Kamçez ve Uygun'ların çocukları Deniz, Müfitcan ve Bahar, İsveç'ten gelen Güneş ve Barbro Karabuda da fahri PDA'cılar olarak toplantıya renk kattılar.
Toplantının hemen arkasından yolladığımız e-posta mesajında şunları özetlemiştik:
-P.D.A. üyeleri birbirlerini görmekten çok mutlu oldular,
- pda logosunun Yalçın'lar tarafından üretilen ilk bayrak ve yaka kartları çok sevimli bulundu,
-Omercan ve Konyar tohumları titizlikle pay edildi,
-Selim Güleç'in yolladığı Hatay'ın Serinyol beldesindeki Yüksel Atar hanımefendi tarafından 20 yıldır doğallığını koruyan tohumlar, kuyumcu terazisi ile pay edilse bundan daha adil dağıtılamazlardı ve küçük ve özel zarflarla, üzerinde şu etiket olduğu halde paylaşıldılar:
“Heirloom” (“Evladiyelik”) Pembe Domates Tohumu
-Selim Bey'in özenerek yazıp, resimlediği ve katılımcılarla paylaşılan ( şu adresten indirilebilecek olan) tavsiyeleri de hararetle tartışıldı.
Toplantıda tartışılanlar...
Toplantıya 2006'de neler yapıldığı, 2007de neler yapılacağı hakkındaki iki kısa sunum ile başlamıştık. Yukarıda "hararetle tartışıldı" dediğimiz konuları ise Emine Yalçın not aldı. Bir "PDA 2007 Manifestosu" da içeren sunumları çok yakın zamanda pdf /broşür formatında buradan yayına sokacağız. Ama Sayın Emine Yalçın'na teşekkür ederek, notlarını şimdiden paylaşalım:
11 Şubat 2007 Armada Otel Saat: 11.00-13.00
Pembe Domates Ağı’ndan, otuz üyenin katılımıyla gerçekleşen toplantıda, deneyimli üyelerin aklımızda bulunmasını istediği "faydalı bilgiler" ve tartışılan konuların kısa özeti aşağıdadır:
Zıraat Mühendisi Selim Güleç'in "Balkonda Domates Yetiştiricileri" için hazırladığı dosya hepimizi çok sevindirdi. Selim Güleç Silifke’de olduğu için toplantıya katılamadı. Ancak ilgisi, desteği, verdiği bilgileri ve "20 yıllık bozulmamış doğal tohumları" ile toplantının tam ortasında yerini aldı.
Metin Varol; bahçe ziraatında sığır gübresi kullanılmayacağını özellikle vurguladı. Sığır veya büyükbaş hayvan gübresi “danaburnu” yapıyormuş. Danaburnu, domates, biber, patlıcanın kökünü kesiyormuş ve bahçeye büyük zarar veriyormuş. Yanmış koyun gübresi kullanmak çok faydalıymış, verim yükseliyormuş. Balkonda domates yetiştirenlerin buna dikkat etmesi tavsiye edildi.
“Pembe ve kırmızı domatesler bir arada, yan yana yetiştirilebilir mi yetiştirilemez mi?” konusu tartışıldı. Domatesin genetik özelliği her tür domatesin bir arada yetiştirilmesine uygunmuş. Polenlerin döllenmesinde yapısı, türü bozulmuyormuş. Ağırlıklı olarak bu konuda mutabık olunmasına rağmen, Sedat Tavşanoğlu; Silivri’de domates yetiştiren yakınlarının kesinlikle farklı domatesleri bir arada yetiştirmediğini, bunun riskli olduğunu söyledi.
Arı olmayan ortamda polenlerin iyi döllenmediği konuşuldu. Döllenmede rüzgarın da rolü olduğu tartışıldı.
Necdet Demir; (M.Varol’un Tekirdağ çiftliğinin usta bahçıvanı) domates yetiştirdiğimiz saksı veya bahçe toprağında zaman zaman oluşan çatlamaların muhakkak karıştırılarak düzeltilmesi gerektiğini söyledi.
Saksı veya bahçede yetiştirilen domateslerin yerinin güneş ışığına göre konumlanması üzerinde görüş birliğine varıldı.
Selim Güleç’in belgesine göre 5-6 adet yeşil domates ile 2 adet golden elma şeffaf bir poşete konulup, ağzı kapalı olarak bekletilirse yeşil domatesler 7 gün içinde kızarıyormuş. Bu işlem daha çok salkım domates için yapılıyormuş.
Bu görüşme/tartışma sırasında ayrıca "Şaşırtmaca" ve "Boğazlama" deyimlerinin domates yetiştiriciliğinde ne anlama geldiğini ve yapılması zorunlu işlemler olduğunu da öğrendik.
Gönderen A.T. zaman: 17:25 3 yorum
Kategori: "Slow Food", Bakım, PDA Toplantı
İLK BULUŞMADAN GÖRÜNTÜLER-III
Solda Sedat Tavşanoğlu, Mine Akdeniz, Bahar ve Müfitcan Uygun... Arka sırada Zeynep Uygun, Özge İskender.
Solda Mine Özgür (Mine Flora). Sağda Emine Yalçın, A.T., Hümeyra ve Rasim Konyar
Gönderen A.T. zaman: 11:42 0 yorum
Kategori: PDA Toplantı
Cengiz Aktar, Edip Emil Öymen, MAT... Sağda Şadan Öymen, Ferda Erdinç, Güneş karabuda ve Defne Koryürek
Gönderen A.T. zaman: 11:33 0 yorum
Kategori: PDA Toplantı
İLK BULUŞMADAN GÖRÜNTÜLER-II
Gönderen A.T. zaman: 11:12 0 yorum
Kategori: PDA Toplantı
İLK BULUŞMADAN GÖRÜNTÜLER...
Hazırlanan tohum paketleri "şeker bayramı"ymış gibi Müfitcan ve Bahar tarafından dağıtılıyor. Pembe Candaner'in aylar öncesinden getirdiği tohum saklama kutusunda "Evde yetiştirilen pembe domatesler"yazıyor!
Gönderen A.T. zaman: 11:02 0 yorum
Kategori: PDA Toplantı
Şubat 11, 2007
I. P.D.A BULUŞMASI ÇOK SICAK GEÇTİ...
11 Şubat 2007 Pazar sabahı Armada Otel- Preveze Toplantı Salonu...
Pembe domates tohumları paylaşıma hazır hale getiriliyor...
Sunum: "Herşey o 3 pembe domatesle başladı"...
Gönderen A.T. zaman: 17:46 0 yorum
Kategori: PDA Toplantı, tohum
Ocak 23, 2007
6 SAATTE BİR SEBZE YOK OLUYOR!
Ahmet ÖRS Sabah'ta yazmış:
"Avrupa'da 1900 yılından bu yana yerel ürün çeşitlerinin yüzde 70'i yok olmuş durumda. Aynı dönemde Amerika'da yok olan yerel çeşitlerin oranı ise yüzde 93. İstatistikler, son yüz yıl içinde 30 bin sebze çeşidinin tarihe karıştığını ve her altı saatte bir bu listeye yeni bir ürünün katıldığını gösteriyor. Slow Food üyeleri güçbirliği halinde, dünyada kurtarabildikleri kadarını yok olmaktan kurtarmak için çabalıyor. Üreticilere maddi destek vererek değil, onları tüketicilere tanıtarak, yaptıklarının, ürettiklerinin önemini anlatarak sürdürüyorlar bu işi. Hak ettikleri fiyata ürünlerini satmalarına yardımcı oluyorlar. Yerel fuarlar, düzenliyorlar. Carlo Petrini'den ayrıldıktan sonra, Salone del Gusto'daki, Slow Food Ödülü jürisindeki izlenimlerim, Toprak Ana projesi kitabında gördüklerim ve Petrini'den dinlediklerim uzun süre belleğimden silinmedi. Belki biz de silkiniriz, yerel lezzetlerimiz Amerika'daki gibi hemen tümüyle yok olmadan, bizde de Slow Food gönüllülerine katılacaklar çıkar. Bakarsınız, Carlo Petrini içimizdeki kıvılcımı ateşlemek için Türkiye'ye tekrar gelir!.."
Bahsi geçen Carlo PETRINI "Slow Food" hareketinin öncüsü olup, geçtiğimiz ay İstanbul'da Defne Koryürek'in konuğu olmuş...
Gönderen A.T. zaman: 10:44 1 yorum
Kategori: "Slow Food"
Ocak 17, 2007
İLK PDA BULUŞMASI: 11 ŞUBAT 2007, PAZAR
Sevgili dostlar, ilk PDA buluşması konusunda gösterdiğiniz sıcak ilgi ve dostça yaklaşımlar için teşekkür ediyoruz.
Çoğunluğun isteğine uyarak toplantıyı Pazar günü yapmaya karar verdik.
Kabaca gundem de soyle:
11 SUBAT 2007, Pazar,
Yer: Armada Otel- (Kroki için http://www.armadahotel.com.tr )
11.00-13.00
11.00-11.30 Bulusma, tanısma
11.30- 12.00 İki kısa sunum: a) "Evde Pembe Domates Serüveni- 2006"
b) "Evde Pembe Domates Serüveni- 2007"
12.30-13.00 PDA üyelerinden 2007 için görüş ve öneriler,
Varolan pembe domates tohumlarının "Kardeş Payı" yapılması.
Sevgi ve saygıyla.
Tansuğ'lar
Not: Istanbul dışında olup da tohum isteyenler bize hemen posta adreslerini yazsınlar lütfen ki paylaşımı ona göre belirleyelim. Herhalde en az 8-10 çekirdek düşebilmeli bir aileye. Fazlası olursa ne ala. Bu toplantıya paylaşılmak üzere pembe tohumu getirebilecekler varsa ve onlar da lütfen ne kadar cekirdek vereceklerini yazarlarsa çok seviniriz.
-Bu notu siteye de koyma nedeni Yahoo iletişim ağlarındaki aksamalar...-
Gönderen A.T. zaman: 11:51 0 yorum
Kategori: PDA Toplantı