P.D.A. HABERLER - VAN ve İSTANBUL'DAN...
PDA Üyesi Sayın Şehribanoğlu, Van'da domateslerini böyle ekmiş... Bakın neler diyor:
"Domates yetiştirmeye 3 yıl önce Van’a gidincebaşladım. Daha önce de çiçekler beslemiştim, ancak domatesten aldığım zevk çok farklı...
6X5 m bir bahçem var. Bu sene domates, biber, salatalık, acur, patlıcan, kabak,şemama kavunu, marul, fasulye, maydanoz, nane, soğan ektim. Ama ağırlık yine domateste...
Bu yıl üç farklı domates ekimi gerçekleştirdim. İlk ekimden iki gün sonra yoğun yağmurlar sonucu bazı fidelerim eriyip gittiler. Bir hafta sonra ikinci ekimimi gerçekleştirdim. 2 hafta sonra da bulduğum dört tane sırık domates fidelerini ektim. İlk parti ektiğim fideler çiçek açıp domatese dönüşmeye başladılar bile.
Grupta yazılan yazıların çoğunu okudum, kendimi biraz daha şanslı hissetiğimi söylemeliyim. Fide bulmak da, doğal gübre bulmak da benim için sorun olmuyor. YYU kampusünde oturuyorum ve kampuste ziraat ve veterinerlik fakültelerinin hayvan barınakları var. Gidip istenildiğinde kendi tarlaları için ayırdıkları kurutulmuş hayvan gübrelerinden veriyorlar. Benim problemlerim, toprağın verimsiz, yer yer killi toprağın bulunuyor olması ve tabiî ki yabani ot. Düzenli ot ayıklamak ve bitkilerin sıkışan toprakta gelişimini sağlayabilmek için bol bol çapalamak zorunda kalıyorum.
Beni bu işte en çok etkileyen ve teşvik eden, dalından koparıldığında elime sinen o domates kokusu. Küçük bir fideden başlayarak büyüyüp, gelişen ve sevimli sevimli kızaran o meyveler. Masamda bunlar benim emeğim diyerek durmaları ve o büyüleyici kokularından aldığım zevk için bu hobiye devam ediyorum.
Böyle bir grubun varlığına, internette domates üzerine yazılar ararken rastladım ve çok mutlu olduğumu söylemeliyim. Paylaşımlarınızı okumaktan mutluluk duyacağım. Saygılarımla, Sanem Şehribanoğlu..."
Şimdi sıra İstanbul'dan bir başka PDA üyesi, Sayın Dilek Gürelli'de. Ona Sayın Erten'in Çanakkale'den yolladığı fidelerden verdiydik. İşte öyküsü:
Dilek Hanım'dan ilk mesaj:
Geçtigimiz perşembe öğlende Avniye hanim ile yaptığımız tatlı sohbetten sonra aldıgim 10 adet fideyi akşama kadar ofiste nemli sekilde bekletip, akşam bir gayretle eve gidip saksı aramaya basladim ama yeterince büyük bir saksı bulamayınca, dogru Migros'a kostum. Yalvar yakar zeytin ve peynir tenekeleri sordum, çöpe attıklarını ayırıp verdiler ( ofis kıyafetlerimle Migros'dan eve boş teneke taşımamı gözünüzün önüne getirin !! ), Ufacık balkonumda onları yıkayıp paklayıp (teneke kenarları parmaklarımı kesti !! ) domatesleri dikilmeye hazir hale getirdim ama zeytinyagi da peynir de toprağa faydalıdır diye cok da dertlenmedim.
Onceden hazırladığım taşları, toprakları, yeni öğrendiğim dikme usullerince hazırlayıp fidelerin büyük olanlarını tek, minikleri 2 ser veya 3 er tane diktim. Sadece 3 adet teneke bulduğum için, çok sıkışmasınlar diye geriye kalan 4 adet fideyi de akşama başka arkadaşıma hediye ettim. ( o da dikmiş, bakalım hikayesini dinleyecegim, üye degil, onu da üye yaparım inşallah). Fidelerin etrafinda su yolu yapmalar, sulama sekli falan binbir itina ile yaptim...
Aynı akşam da "Saraydan Kız Kaçırma" operasına biletim olduğu için iki ayağım bir pabuca girmiş haldeydim. Binbir dua ve sevecen bakışlarla onları öylece bıraktım. Hafta sonu ve pazartesi dahil evde yoktum, bu sabah baktığımda dik durduklarını gördum, sanki tutunmuşlar... Ama çok sıcak oldu, ölmesinler diye yine su verdim, galiba hata yaptım, çapalama işini unuttum, çiçeklenene kadar su vermeyecek miyim artık? Yardım ve akıl istiyorum.
Hani tenekeye diktim diye sevinç yapıyordum (demir ihtiyaci !! ) ama şimdi dertlendim biraz, su işini tam anlamadım galiba, bir de çapayı da hergün mü yapacağım, tenekelerin yarısına kadar toprak var, toprak ilave etmeli miyim ?
İkinci mesaj:
Merhabalar,22 Haziran Perşembe günü aldığım fidelerimin teneke kutulardaki son halleri böyle, hergün selam sevgi gönderiyorum, inşallah çiçeklendiğini de görürüm, şimdiden yaprakları koklamak bile çok hoş oluyor, pek nazlılar ama tutunacaklar sanıyorum. / Dilek
Dilek hanımın sorularına yanıtlar:
* Çiçeklenene kadar haftada bir çapalama, su yok. Çiçeklerden sonra haftada 2 kez su yeterli imiş...
* Toprak ilavesini "boğaz doldurma" biçiminde yaparsınız, acele etmeyin, iyi ki pay bıraktınız.
* Alt kısımlardaki yaprakları ve diğer "emici" sürgünleri -yaklaşık 10 günde bir- toplayacaksınız... Bitki uzayınca saksıya çubuklar dikip ipe alma gerek... Daha sonra birer domates olgunlaştırma kılıfı da geçirebilirsiniz üzerlerine...
* Haşarat görürseniz onları önce elle ortadan kaldırın!
* Kıvrılma, sararma v.s. türü rahatsızlıklar olursa yağsız süt ve su karışımı (hatta bir tatlı kaşığı arap sabunu da ekleyerek) püskürtün öyle olan yapraklara... Kalan sütü toprağa dökün.
* Bitki kuvvetlendikçe bu tür -virüs, haşarat, kirli hava v.d.- saldırılara rahatça karşı koyuyor...
2 yorum:
Merhabalar
Sitenizi takip ediyorum çünkü bende balkonda sırık domatesi yetiştirmeye çalışıyorum.
Paslı çivi konusunu anlayamadım. Neden saksıya paslı çivi konuyor?
Saygılarımla,
fulyainci@gmail.com
bitkinin demir ihtiyacını karşılaması için Fulya Hanım...
Yorum Gönder