Kasım 19, 2007
SLOW FOOD MEKSİKA KONGRESİ:
Cem Birder yollamış:
Meksika'nin Puebla kentinde
8-11 Kasim 2007'de yapılan
V. Uluslararasi Slow Food Kongresi hakkinda
bilgi:
Slow Food
Kasım 15, 2007
FACEBOOK'TA PDA
PDA Facebook şubesi!
PDA üyesi Özden Çetiner de bir "Pembe Domates Koruyucuları" grubu açmış...
Aslında bunları birleştirmeli...
Ekim 26, 2007
ÖNEMLİ: "KURAKLIK SEMPOZYUMU"
Kuraklık Sempozyumu
İklim Değişikliğinin Türkiye Üzerine Etkileri: Susuzluk, Kuraklık ve Tarımda Yaklaşan Kriz
27-28 Ekim 2007
İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri
Sempozyum konuşmacıları arasında Alman Yeşiller Partisi Milletvekili ve eski almanya Tarım Bakanı Renate Künast, Genanet Cinsiyet, Çevre ve Sürdürülebilirlik Merkezi'nden Ulrike Röhr, ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Açık Radyo Yayın Yönetmeni Ömer Madra, STGM Direktörü Sunay Demircan, ekonomist Hasan Ersel, İTÜ Meteoroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu sözcüsü Abdullah Aysu, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Türkiye Yeşilleri İklim Değişikliği Sözcüsü Aysen Ataseven, Türkiye Yeşilleri Tarım sözcüsü Süleyman Yılmaz ve Üç Ekoloji dergisi yayın yönetmeni, Yeşiller üyesi Ümit Şahin bulunuyor.
Sempozyumun 2. günü öğleden sonra bir de Forum yapılacak. Forumda "iklim değişikliğini ve sonuçlarını önlemek için neler yapmalıyız" konusu tartışılacak.
Davetiye, program ve KAyıt formu için Bkz: Yesiller.Org
Ekim 22, 2007
PDA-BODRUM BULUŞMASI
Gönderen A.T. zaman: 23:19 2 yorum
Kategori: PDA Bodrum
Ekim 02, 2007
EKİM SÜRPRİZİ: HATAY'IN SERİNKUYU'LUSU İSTANBUL'DA MEYVA VERDİ!
Gönderen A.T. zaman: 18:25 3 yorum
Kategori: PDA Istanbul
Eylül 22, 2007
BİR ÇEKİRDEK KURUTMA BİÇİMİ...
Çekirdek kurutma için bu yıl bulduğumuz sistem bu! Böylece hem -havadar bir cam önünde- daha çabuk hem de üzerine sinek v.s. konmadan kuruyor... Sonra da hangi pembenin çekirdeği olduğunu peçeteye yazıp, şeffaf folyo ile hava almayacak biçimde paketleyip kaldırıyoruz... Bu yöntem tek bir domates icin pratik. Ama çok varsa o zaman daha oyuncaklı ! fakat daha bilimsel olan şu yöntem tercih edilmeli...
Bu arada PDA Ortak Web-Günlüğümüzde harika içerikler gelişiyor! Zaten bugünkü bu yazıyı da üyemiz Hakan Yaşmut'un tohum alma konusunda girdiği inanılmaz esprili pembelerde tohum alma sorunu başlıklı yazısı üzerine yazma geregi duyduk!
Gönderen A.T. zaman: 13:21 0 yorum
Kategori: basında PDA, çekirdek, tohum
Eylül 09, 2007
EYLÜL SEVİNÇLERİ...
"2006 Balkon pembesi", 2007 Eylül'ünde, aşina olduğu bu ortamda meyve vermeyi sürdürüyor... Hatta ilk büyüyenlerden bir tanesi yerçekimine inat, dikine gelişiyor... Ondan alınacak tohumla gelecek yıl bu ortamda yetişecek olanları merak ediyoruz...
Gönderen A.T. zaman: 07:32 0 yorum
Kategori: balkonda domates, domateste tırtıl
Eylül 06, 2007
KURAKLIĞA İNAT!
PDA'nın ilk kuruluşundan bu yana bizimle olan ve tohum paylaşımında kendi bölgesinde koordinatörlüğü üstlenen bir üyemiz var: Sayın Halis Esen. Halis Bey, Ayşe Şensılay'ın İtalya'da görüp web-günlüğümüze yolladığı "öküz kalbi" (batılıların "sarık", "turban" diye adlandırdığı) domatesleri gördüğünde, nedendir bilinmez, çok heyecanlanıp, "AAah bunların tohumlarından olsa da yetiştirsek" diye görüş bildirmişti... Bu olaydan bir ay sonra yolumuz Paris'e düşmüştü. Orada "Le Bonmarché" denen ahir zaman lüks pazarında bir organik domates reyonu görüp, içlerinde siyah domatesler ve "öküz kalbi" olanlar da dahil olmak üzere bir miktar satın alıp kimilerinin çekirdeklerini de kurutmuştuk. Kurutulanlardan Halis Bey'e vermemek olmazdı elbette. Sonuç: Kuraklığa inat, Halis bey onları Gölcük'te inanılmaz başarıyla yeniden yeşertmiş, meyvaları almış, tohumlarını da tabii ki ve diyor ki "Seneye sadece pembe ve bu öküz kalplerini yetiştireceğim!"
Muhteşem pembe ve diğerlerinin görüntüleri PDA Ortak Web Günlüğünde!
Gönderen A.T. zaman: 00:01 0 yorum
Kategori: organik domates, öküz kalbi, Paris, PDA Gölcük
Ağustos 29, 2007
SABAH SABAH
Bu tırtıl meselesi yüzünden galiba sabah yürüyüşlerinden feragat etmem gerekiyor... Bu sabah erkenden bir tane daha "enselendi"! Sonra girişmişken biraz çapalama, biraz daha bakım derken, bir tanesinin toprak yüzeyine bir salyangoz çıkmaz mı?
Dehşetengiz bir domates kitabı var elimde. Tübitak'ınki değil (*). Hasad Yayıncılık'ın çıkardığı. Adı "Serada ve Açık Alan'da Domates Yetiştiriciliği"! Orada tırtıllar için "son yediği filizin altında da yatar uyur" gibi bir şey deniyordu, o yüzden sabah gözüm hep topraktaydı. Ama bunu saksıda iken yakaladım... Aynı kaynakta toprakta saklı duran "pupa"ların, çok sıcak havalarda normalinden daha önce "içindekileri" faaliyete geçirdiği de yazılı.
Aynı yayınevinin bir de "Domates Hastalıkları" kitabı var. Her iki kitap da endüstriyel üreticileri hedefleyerek yazılmış. Organik tarım endişesi pek taşımıyor bu yüzden. Kimi yerlerde "doğal mücadeleyi kimyasala tercih edin" yollu mesajlar varsa da... Ne var ki teşhisi orada, tedaviyi bizim yöntemlerle yapabilmek açısından önemli... (Bir dost toprağın üzerine kireç serpilmez ise bu turtılların her şeyi mahvedeceğini söylemiş.)
Bu 2007 yazının bize ettikleri yetmiyormuş gibi şimdi bir de "tırtıl-avcısı" olduk! PDA üyelerinin üzüntülerine üzülürken üzerine, ayrı bir suçluluk duygusu eklenmesi hali... Durum gerçekten çok ciddi. Şakaya vurmasak daha da kötü hissedeceğiz...
-----------------------
(*) Suçu kullandığım şüpheli toprakta bulduğum için "...Yeşilkurt, pupa dönemini kışın toprakta geçirip ilkbaharda kelebek oluyor. Yumurtalarını bitkinin değişik kısımlarına bırakıyor. Larvaları son dönemine gelinceye kadar farketmek zor. Tahmin ettiğiniz gibi, pupa halinde 'özel karışım'ın içindeydiler. " diyen PDA üyemiz Sayın Selma Uzun, hanidir bu kitabı tavsiye ediyor. Kitabın çevrimçi bilgilerine hala ulaşamadım. Kitapçılardan aramak lazım...
Gönderen A.T. zaman: 11:22 1 yorum
Kategori: doğal tarım, domateste tırtıl, iklim değişikliği
Ağustos 28, 2007
İKİSİ YAKALANDI!
Gönderen A.T. zaman: 15:34 0 yorum
Kategori: domateste tırtıl, organik toprak
Ağustos 25, 2007
TEŞHİS ve TEDAVİ!
"Yanılmıyorsam, size sorun çıkaran yeşil tırtıl "heliothis armigera", önce yapraklara sonra meyvelere zarar veriyor. Organik tarımda kullanılan bir
ilacı var, "bacillus thuringiensis"... Kaynak daha önce bahsettiğim TÜBİTAK yayınlarından çıkan "Serada Organik Domates Yetiştiriciliği" kitabı, içinde domates yetiştiriciliğinde kullanılacak çok yararlı bilgiler var." diye yazmış PDA üyesi Sayın Selma Uzun...
Biz de bunun nedeni üzerinde düşündük. Sonuç: Bu saksıda her zaman kullandığımız "English Gardens" organik toprağı yerine, yerel bir fidanlıktan aldığımız "organik" (!) karışımı kullanmıştık. Demek ki içinde larvalar varmış...
Bu arada şurada da ilginç tavsiyeler bulduk...
Gözle, elle, fizik ve mekanik önlemlerle mücadeleye başladık...
Ama o davetsiz "yeşil" de az estetik değildi yani, insan kıyamıyor onunla savaşmaya hani...
Gönderen A.T. zaman: 22:42 0 yorum
Kategori: domates zararlıları
Ağustos 24, 2007
DAVETSİZ MİSAFİRLERİMİZ VARMIŞ...
Son günlerde bizim balkon domatesleri de yaşanan kuraklıktan nasiplerini iyice almışa benziyorlardı... Kimi dallarda bir sararma, bir kuruma, önce neşesizleşip sonra "bu dünyadan gitme" halleri... Zaten "hasat"tan yana yeterince şanssız bir yıl yaşarken, üstüne bir de bu manzara eklenince bizim de neşemiz kaçtı... Derken bir de ne görelim! (Allahtan "pembe"lerde değil, ama bu da organik "cherry" idi, çekirdekten büyüyüp ilk meyvalarını da vermeye başlamıştı, zarif mi zarif, kopkoyu yeşil yapraklı, "şık" bir arkadaş, sıkışık balkon sakinleri içinde kendi halinde büyüyüp giden bir tanesi!) Yapraklarda bir sürü küçük delik... Sanki biri eline bir yorgan iğnesi almış, üşenmeden delikler açıp durmuş... Biz topluyoruz, o görünmeyen "fail" gece çalışıp ertesi sabaha yeni delikler açıyor...
"Şunları bir de makro ile görüntüleyelim bakalım" diye, üç dört küçük dalı kopardık. Masanın üstüne aldık. Resimler çekildi. 5-10 dakika sonra bir de baktık ki "fail" orada! O ana kadar hiç ortada olmayan bu yaratık, yaprağın neresine saklanmıştı da hiç gözükmüyordu, ne işti bu? Şimdi ben bu satırları yazarken, "O" masamın üstünde kahvaltı rehaveti içinde. Yaprağın arkasında ve ana damara uzunlamasına kendini iyice "araziye uydurmuş", çıplak gözle ve uzaktan farkedilmesi imkan dışı, öylece hareketsiz duruyor. Hatta uyuyor galiba. Uyu bakalım yeşil davetsiz! Şimdi bütün arama motorlarına bakacağız senden doğal yöntemlerle kurtulmak nasıl mümkün diye! İnşallah çok geç kalmamışızdır tabii.
İpek böcekçiliği yapmıyoruz ki biz burada...
Gönderen A.T. zaman: 10:48 0 yorum
Kategori: domates yetiştirmede sorunlar, domateste tırtıl
Ağustos 07, 2007
NİHAYET!
Gönderen A.T. zaman: 22:23 4 yorum
Kategori: balkonda domates, tohum
Ağustos 02, 2007
Temmuz 31, 2007
BİR PEMBE RESMİGEÇİDİ...
BİR PEMBE RESM-İ GECİDİ! (PDA-2007_ |
Gönderen A.T. zaman: 12:19 1 yorum
Kategori: PDA-Tekirdağ
PDA-ÇATALCA ELBASAN ZİYARETİ ALBÜMÜ
PDA_2007_T |
Gönderen A.T. zaman: 11:21 0 yorum
Kategori: Elbasan, PDA-Çatalca
Temmuz 28, 2007
BU DA BOYLE BIR ALET!
Temmuz 16, 2007
2007'NİN İLK PEMBESİ: METİN VAROL'DAN!
İşte bu yılın ilk pembesi!
Metin Varol'un Tekirdağ tarlasından kalkıp gelmiş. Özel olarak sarılıp sarmalandığı kağıt peçeteden çıkar çıkmaz PDA için ilk pozlarını da verdi!...
Mart 2007'de çimlenmeye bırakılmıştı... "90 gün"de ortaya çıkan bu pembelerin 16 Temmuz 2007'de durumu bu...
Gönderen A.T. zaman: 11:58 3 yorum
Kategori: PDA-Tekirdağ
Temmuz 15, 2007
SIRASELVİLER'DE BİR VAHA!
Dün sabah Sevinç ve Hakkı Baliç ile Hakkı Bey'in Sıraselviler'deki ofisinin bahçesine gittik. Ofis komşusu ve amatör bahçıvan Hasan Bey ile birlikte hem güzel çiçekler hem sebzeler ekmişler bahçeye. Tabii PDA tohumlarının kökeni; anneleri Hafize Baliç'in pembelerinden de. Hasan Bey'in Eminönü'nden aldığı kırmızılar meyveye durmuştu çoktan. Pembeler ise malum, bekliyorlardı! Hepsinin üzerinde envai çeşit canlılar da vardı. Hasan Bey, "doğallığı bozulmasın diye ilaçlamıyoruz" dedi. Bu arada bahçede domateslere düşen gün ışığı 6 saatten az olduğu için kimi kırmızı domateslerin boyu da 2 metreyi aşmış. Yine de şehrin tam orta yerinde vaha gibi bir yerdi yarattıkları alan...
Hakkı Baliç, ofis balkonunda da saksıda devam ediyor PDA çabalarına...
Gönderen A.T. zaman: 09:37 3 yorum
Kategori: PDA Istanbul
ÇİÇEK DÖKME ve GERGİN YETİŞTİRİCİ İLİŞKİSİ
Son günlerde geceleri uykum kaçıyor, şu Türkiye'nin heryerinde, çiçek açıp çiçek döken pembelerimiz yüzünden... Bu sabah kalkar kalkmaz web'de biraz daha kurcalayayım dedim, bu işin nedenini... Bildiğimiz nedenden ("acaip havalar") başka neden bulursam PDA ile paylaşmak amacıyla... (Bu arada Açık Radyo yayınlarından aynı adla bir kitap çıktı, bir çizgi roman, fakat "acaip" önemli şeyler söylüyor, bitmeden edinmekte yarar var! Siteye girmişken, Prof. Mikdat Kadıoğlu'nun şu yazısını da kaçırmamalı: "Sıcak hava dalgalarıyla dalga geçmeyelim lütfen!")
Neyse, çiçek dökmeye dönersek, ilk bulduğum kaynak Missouri Üniversitesi'nin evde domates yetiştiriciliği ile ilgili sayfasıydı. Orijinalini de aşağıya koyduğum bu kaynakta bakın ne diyor (*):
" Çiçek dökme
Özellikle yetiştiricinin erken bir hasat yapıp, meyvaya kavuşmak konusunda gergin olduğu zamanlarda çıkan ilk çiçeklerde görülmesi dikkat çekicidir. Bu sorun, gündüz sıcaklığı 95 Fahrenheit'ın üzerinde iken gece sıcaklığının 55 Fahrenheit'ın altına düştüğü zamanlarda veya gece 75 derecenin üstünde kaldığı zaman da görülür. Sıcak rüzgarlar bu sorunun artmasına yol açabilir." (Fahreneit'ları bizim "santigrata" dönüştürmeyle geçirecek vakit olmadığından aynen buraya aldım)...
"Hava normale dönünce meyva verme de normale döner" diyen bu kaynak, arada bu sorunu daha hızlı aşmak için "hormon" tavsiye ettiği için o satırları buraya almadım! Ama biz belki birinci nedeni ortadan kaldırabiliriz. Yani, gerilmeyelim artık daha fazla "hani nerede meyvalar?" diye. Meyvalar orada! Dökülen çiçeklerden birini alıp yapraklarını açıp bakın, orada! İçi sızlasa da insanın bu böyle. Gezegene doğru davranmayı becerememiş bizlere doğanın verdiği cevap böyle. Beğensek de beğenmesek de...
Keza güvenilir bir başka kaynakta da benzer saptamalar var:
Belirti: Meyva vermeden çiçeklerin ölmesi
Muhtemel neden: Aşırı yüksek ya da düşük sıcaklıklar
Muhtemel çözüm: Sorun, sıcaklıklar düzenli bir hal aldığında kendi kendine çözülür. Bu sorunla karşılaşmamak için en iyi yöntem, dışardaki ısı dengeli olduğu zaman onları dikmektir.
Üçüncü bir kaynak Kansas Üniversitesi Tarım bölümünün yayını. O da çiçek dökmenin nedenleri konusunda aynı şeyleri söyledikten sonra, bazı türlerin buna daha yatkın olduğunu, (ki bizim pembeler, köken olarak en az yarım yüzyıl öncesinden bu yana yükseklerde, yaylalarda yetişmeye alışkın atalarından geliyor, renkleri o yüzden de pembe), bunu engellemek için hiçbirşey yapılamayacağını, fakat bitkiyi sağlıklı ve canlı tutmanın çok önemli olduğunu vurguluyor. Ancak bu yolla ısı normale döndüğünde ona sağlıklı meyva verme şansı tanınabiliyor... İklim değişikliğinin bu tür olumsuz etkileri sadece "çiçek dökme" biçiminde de değil. "Meyvaya durmuş" domates de bu gibi anormalliklerde renk verme sürecini durduruyormuş. Nitekim bizde bu yıl ABD kökenli bir "PinkBrandyWine" var. Paketinde "cat-face'e karşı dirençlidir"
(yani "genetiği ile hafiften oynanmış", dolayısıyla bizce %100 doğal ve heirloom sayılmaz!) yazdığı için, Anadolu kökenli olmadığı için PDA ile paylaşmadığımız. O da 90 günlük. Hanidir üzerinde meyva var. O bile tedbirini aldı. Ne meyvası büyüyor, ne de pembeleşiyor. Tetikte canlı. Öyle ya hem bilmediği bir ortamda, hem de böyle acaip havalarla sarılmış. Ona güzel olmayı, estetik pembeler çıkarmayı öğretmişler ama iklim böylesine değişken olursa ne yapacağını bilmiyor. O da doğasına uygun olarak beklemeyi seçti!
PDA heyecanlarına dönersek yeniden... Gerçekten biz de "geriliyoruz" zaman zaman bu durumdan... Tanıdıklardan telefon edip, "yanlış birşey mi yapıyorum acaba, meyvalar hala yok ortada" diyenler mi istersiniz, umudu kesip bitkisine küsenler mi?
En üzüldüğüm şey ise kimilerinin uzun boylu düşünmeden yaptığı "tohum hatası" filan yollu "teşhis"ler! Kardeşim bu tohumlar fabrikadan gelmiyor ki! Aynı tohum Tekirdağ tarlasında bir kaç gün sonra yenmeye hazır hale gelecek meyvaları vermiş... Bir hata var ortada evet. O hata senin dünyalılarının yıllardır doğaya yaptığı hata. Bedelini bir kere de böyle ve biz ödüyoruz!
Ama ne yapacaksınız, belki de genetiği ile oynanmış, pıtrak gibi meyva vermeye kodlu, ilaçlı tohumlara alışmış amatör yetiştiricinin bu nazlı pembelerin psikolojisini ve fizyolojisini anlaması için de var bu PDA işte.
Sabretmeye ve bakıma devam!
---------------------------------------
(*) "Flower drop Especially noticeable on early flowers when the grower is anxious for fruit to set for an early harvest. The problem occurs when night temperatures are lower than 55 degrees Fahrenheit; when day temperatures are higher than 95 degrees; or when night temperatures remain above 75 degrees. Hot drying winds may intensify the problem."
Gönderen A.T. zaman: 08:08 8 yorum
Kategori: Bakım, çiçek, domates yetiştirmede sorunlar
Temmuz 08, 2007
BİYOLOJİK DAYANIŞMA - KORUMA
Gönderen A.T. zaman: 15:21 0 yorum
Kategori: balkonda domates, doğal tarım
PSİKO-MEKANİK KORUMA
Gönderen A.T. zaman: 15:13 1 yorum
Kategori: balkonda domates, ev bahçıvanlığı malzemesi
Haziran 23, 2007
MEKANİK KORUMA
Bu delikli torbalar esasen "domates olgunlastirma" amaclı imal edilip satılan şeyler... Ama biz gecen yıl oldugu gibi bu yıl da pembeleri dış etkenlerden korumak icin kullanıyoruz onları...
Gönderen A.T. zaman: 09:58 1 yorum
Kategori: Bakım, balkonda domates, ev bahçıvanlığı malzemesi
Haziran 14, 2007
AÇIK RADYO'DA AKTAR İLE SÖYLEŞİ
"Türkiye’nin Organik Tarım Potansiyelinin Farkında mısınız?"
Çiğdem Öztürk tarafından Cengiz Aktar ile Buğday Dergisi için AÇIK RADYO'da (başlığa tıklayın) yapılmış ve derginin Haziran 2007 sayısında da yayımlanan söyleşi...
(Aynı sayıda PDA ile Güneşin Aydemir'in yapıtığı bir söyleşi de var!)
Gönderen A.T. zaman: 15:34 3 yorum
Kategori: basında PDA, organik tarım
Haziran 13, 2007
BEKLERİZ!
PDA-ÇORUM Sönmez Yanardag dikkatimizi su habere cekmis:
Hürriyet - Anayasa Mahkemesi Başkanı Alkışlarla emekli oldu!
Sayın Tuğcu, "domates yetiştireceğim" demiş. Yanardağ da "aramıza katılıp pembesinden yetiştirse" diyor!
Haziran 07, 2007
KARIŞMIŞ KÖKLERİ İNCİTMEDEN NASIL AYIRMALI?
Bilerek - bilmeyerek, isteyerek veya yanlışlıkla- tohumlar eğer fazla yakın bırakılmışlarsa toprağa (torfa!), filizler fışkırmışsa sonradan bir orman gibi hür ve kardeşçesine... nasıl ayıracağız onları şu "şaşırtma" denen işlem sırasında?
Gönderen A.T. zaman: 22:21 0 yorum
Kategori: evde domates çimlendirme, Fide, tohum
Haziran 04, 2007
PDA-REHBER-II YAYINDA!
"Saksılarda Bakım" konulu PDA rehberini (nihayet!) dün yayına soktuk...
Sağ panelden indirilebiliyor!...
Emeği gecen tüm üyelere bir kez de buradan teşekkürler...
Gönderen A.T. zaman: 11:31 0 yorum
Kategori: Bakım, balkonda domates, PDA Rehber
Haziran 02, 2007
SABIRSIZ PEMBELER
Mayıs 27, 2007
"SULASAK DA MI BUYUTSEK SULAMASAK DA OLUR MU?" MESELESİ
PDA'nın yeni üyelerinden bir dostumuz var, "Charly Çınar" diye yazıyor gruba. Bu konuda hayli deneyimli oldugu da verdigi cevaplardan açıkça anlaşılıyor. Dün sulama konusundaki bir soruya şu yanıtı yollamış:
Gönderen A.T. zaman: 08:28 2 yorum
Kategori: Bakım, ev bahçıvanlığı malzemesi, Fide
Mayıs 26, 2007
TOHUMUNU DA ALIP CIKANLAR( -2)
Onları Mart'taki ilk parti çimlendirmemizde "Geri Gelen Tohumlar" diye adlandırıp, burada resimlemiştik. Bugün, şu sıralar çimlendirme yapan PDA üyelerinden Sayın Tüzün'ün dikkati onlara çekilmiş; "Tohumların bazısı çimlenirken yaprakları tohum zarının (?) içinden çıkmakta zorlanıyor. Biraz başalrını kaldırdıktan sonra nazikçe tutup çıkartıyorum. Doğru mu yapıyorum, yoksa müdahale etmemeli miyim?" diyor... Uzmanlarımız ne cevap verecekler bu soruya bilmiyoruz ama, ben şöyle dedim:
"...İnsan onlara yardım etmek istiyor, nedense. Ben de sizin gibi 'nazikce' bazi müdahalelerde bulundum. Bazılarını da hiç ellemedim. Sonuç, o kuru tohumu atip, ya da onunla birlikte eninde sonunda büyümeyi sürdürüyorlar. Nezaketin 'dozu' cok önemli. Doz yüksekse işe yarıyor, seviniyorlar. Özgürleşiyorlar. Değilse yaprakların ucu zedelenebiliyor."
İşte beraberinde yüzeye çıktığı tohum zarına dokunulmayan ve onunla birlikte büyüyenlerden ikisi:
Gönderen A.T. zaman: 14:36 1 yorum
Kategori: Bakım, evde domates çimlendirme, tohum
Mayıs 25, 2007
ILETISIM AGIMIZI YAHOO'DAN GOOGLE'A TASIYORUZ!
Yahoo'daki Türkçe karakter sorunları ve bir Türkçe arayüzünün olmaması herkesi bıktırdığından bugün bir karar alıp, Google Gruplara taşındık...
Aynı adla...
İşte yeni iletişim adresimiz:
http://groups.google.com.tr/group/pembedomates/
Mayıs 18, 2007
BİR "PDA HARİTASI" OLUŞTURUYORUZ...
Google "Earth" yeni versiyon muhteşem. Ama biz "Google Map" kullanarak bir "PDA Haritası" için çalışmaya başladık. Taslak burada!
Bu konuda üyelerimizin de yardımı gerekecek. Kendi adlarını ve bulundukları noktaları daha net bir hale getirmek için... Şimdilik PDA irtibat noktalarındaki arkadaşlarımızın, tohum paylaşanların adlarını girdik. Bir de şehirleri...
Dün (19 Mayıs 2007) bu sezonun ilk saksi dikimlerini yaptık. Geçen yıl da aynı gün başlamıştık. Böylece "19 Mayıs" bir bakıma "PDA yaşgünü" de sayılabilir... Bu sabah da "Fideden Saksıya" konulu Album-III yayına girdi. Sağ panelde bulacaksınız.
Bu arada İstanbul'daki üyelerimizden bir yardım istiyoruz. Acildir:
http://tech.groups.yahoo.com/group/pembedomates/message/420
Gönderen A.T. zaman: 08:46 1 yorum
Kategori: Fide, PDA, PDA Rehber
Mayıs 17, 2007
"ORGANİK TARIM KONGRESİ" AFISINE DİKKATLİ BAKAR MISINIZ?
Ekim ayında İstanbul'da yapılacak "Organik Tarım Kongresi"nin başını çeken, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Sayın Cengiz Aktar, grubumuza periyodik olarak bu konuda bilgi yolluyor, sağolsun.
Son yolladığı dosya şurada.
Aktar, kongre afişinin görseline bizim pembeleri de kattı!
Ortadaki kıvrılmış yaprağın altında saklı balkon pembelerinin öyküsü ve özgün halleri de burada!
Kongreye şimdiden başarılar diliyoruz!
Gönderen A.T. zaman: 14:13 0 yorum
Kategori: AB, balkonda domates, ortak tarım politikası
Mayıs 15, 2007
PDA-ITALYA'DAN ve PDA-LEVENT'TEN...
Gül Ünsever şöyle anlatıyor:
"İtalya'ya (okula) döndükten sonra domates tohumlarımı balkondaki saksılara ektim ve hergün sabırla, hatta sabırsızlıkla çıkacakları günü bekledim. Ve nihayet çıktılar, mucize gibi, hemen hepsi hayat buldu (okuldan arkadaşlarımla paylastığımda 'ancak 2-3 tane çıkar' demişlerdi oysa). Tam 45 tane domates fidem oldu. Balkonda ancak 5 tanesini tutabildim (hergün yapraklarını okşayıp elimde kalan mis gibi domates kokusunu içime çekiyorum), geri kalanını okuldaki botanik bahçemize diktik. Şimdi yine sabırsızlıkla domates verecekleri günü bekliyoruz hep birlikte. Çok teşekkür ediyorum sizlere, bu zevki tattırdığınız için.
Saygılarımla, Gül Ünsever
University of Gastronomic Science, Pollenzo www.studenti.unisg.it "
Gül, gastronomi eğitiminin yanısıra aynı okulda öğrencilik yapan arkadaşları Tangör Tan ve Emre Tatari ile birlikte Slow Food Türkiye'nin kurulması ve yol alması çalışmalarıyla da uğraşıyor. 1-3 Haziran tarihleri arasında İstanbul'da yapılacak Slow Food Turkiye Kongresi icin bir de dergi hazırlığında. PDA'nın da bu dergide yer almasını istiyor.
Onlara kolaylıklar diliyoruz.
PDA-Levent'i ise şimdilik sadece Halil Yılmaz temsil ediyor. Yılmaz'a ilk fidelerden vermiştik Nisan'da. Cep telefonuyla muntazam olarak onların gelişimini görüntüleyip bize yolluyor. 7.katta asma bile yetiştiren Halil Yılmaz'ın serüveni de şöyle:
"1967 ist. dogumluyum... meslek turizm part time şöför.. Evli 3 çocuk babasıyım. Semt 4.levent. Size bio farm organik gübre ararken ulaştım. 4 senedir bende terasımda domates yetiştiriyorum. Irkları rio grande vs benim küçük kız meraklı ..domates yesin çekirdegini alır kurutur bana verir, nisanın birinde 3. de dikeriz. Bir de üzüm merakım var, 7 katta asma yetiştiriyorum. isterseniz resmini göndereyim benim terasın.. a unutmadan asıl meslek fotograf ..resim çekmeyi severim... cep ten resim çekeyim gönderim size .. bundan 2 sene önce gebze organiz sanayi ne gittim öncü adında bir şirket amerikalı misafir şirketi satın alacakmış neyse meraklıyım ya topraga, orada 70 yaşlarında birisi idi adam o kadar yaşlı olmasına ragmen çapayı vura vura terledi. slm dedim nerelisin? Bulgaristan göçmeni. Ne dikeceksin? "Pembe domates"! Ben şaşırdım, ilk kez duymuştum ..anlıyacagınız oradan merakım var pembe domatese bir de eniştem var Samsunda o da çok meraklıdır domates yetiştirmeye ama anlamaz pc den... desem pda o ne der... bu sene alırsam tohumluk çekirdek ona gönderirim... Bu arada pembeciler hızla çogalıyor seneye kısmet olursa daha fazla tohumla çalışacagım, saygılar."
Halil Yılmaz'a da çok teşekkür ediyoruz...
Gönderen A.T. zaman: 14:42 1 yorum
Kategori: "Slow Food", PDA-Italya, PDA-Levent
İYİ OLACAK HASTANIN...
Gönderen A.T. zaman: 13:11 0 yorum
Kategori: Fide, Tarlada PDA
PDA'DA SON HAFTA!
Son 9 gün içinde 125'ten 360'a çıkmış üye sayımız... Yeni PDA üyelerine tohum gerek! Etiketler, torbalar hazır, gözler postacıdayken Selim Güleç'in yolladığı Mersin, Kazanlı Beldesi pembelerinin yeni tohumları Istanbul'a ulaşıyor!
"Kaşığın ucu" ile tohumlar kardeş payı yapılıyor hemen...
Diğer iller ve Istanbul-PDA üyelerinin tohumları, ödemeli kargo ile herkesin kendi adresine teslim edilmek üzere bugün öğleden sonra Emine Yalçın tarafından yola çıkarılıyor. Mersin'de olup da tohum isteyenlere de paket yollanıyor ama bugünden sonra Mersin'den uye olanlar icin Sayın Selim Güleç "bana başvursunlar" diyor.
Bu son parti paylaşımda tohum isteyip de adres bilgilerini giremeyenler Nalan Cantav'a yazacaklar...
Bu arada Metin Varol'un has doğal pembe fideleri hakkında yolladığı mesaj da son derece sevindirici:
Gönderen A.T. zaman: 13:04 5 yorum
Kategori: basında PDA, Tarlada PDA, tohum
Mayıs 11, 2007
BİR SEVİNÇLİ, BİR TEDİRGİN EDİCİ HABER...
Önce ikincisi: Yıllardır yetiştirdiği güzel pembelerle bütün bu serüvenin başlamasına neden olan, "PDA'nın büyükannesi" Hafize Baliç (82), hastanede... Geçen yıl hazırladığı tohumlar ise onun Çerkesköy'deki bahçesine ekilmiş boy atmakta. Ona acil şifalar ve "tekrar ayağa kalkmayı" diliyoruz... Bu sıkıntılı duruma rağmen, Hakkı Baliç, PDA'nın -aşağıdaki haberin geldiği ana kadar- icinde bulunduğu dar boğazdan cıkması icin Hafize Hanım'ın pembelerinden bizlere fide takviyesi yapabilmek icin careler araştırıyordu... Sağolsunlar...
Şimdi sevinçli haber: Geçen Pazardan bugüne üçe katlanan PDA üyelerinin tümüne yetecek kadar tohum bulundu. Sevgili üyemiz Selim Güleç sayesinde. Ne kadar teşekkür etsek azdır. Şu anda PDA elbirliği ile örgütlenip, Pazartesi elimize gececek tohumların, en kısa sürede her üyeye ulaşması için çalışıyor.
Bu vesile ile PDA yurt çapında örgütlenmek durumunda. Fiilen küçük bir grup, elektronik ortamda hızlı işleyen bir ağ iken şimdi 300'ün üzerindeyiz. Daha etkin çalışmak isteyenlerin bize yazmasını bekleriz!
Mayıs 06, 2007
PDA HAKKINDA BİR HABER ve UYARI
Bugünkü Hürriyet'in Pazar ekinde:
Bu da "Pembe Domates Örgütü" başlıklı haberde PDA'mızın oluşumu, işlevi ve gelişimi anlatılıyor... Kendi kendimize "entelektüel" adını takmadıysak da ortak paydamızın "balkon bahçıvanlığı" olduğu kesin!
Blog dün tam 2,438 kişi tarafından ziyaret edilmiş. Bu haberden sonra doğal olarak pek çok yeni üyelik talebi almaktayız... Sevgili üyelerimizden ricamız, kendi coğrafyalarına yakın yerlerde oturan yeni üyelerle ellerinde kaldıysa tohum, yoksa fide paylaşımında bize yardımcı olmaları... Son tohum dağıtımından sonra bizde tohum çok az kaldı. Ama İstanbul'dakilerle paylaşacak hayli fidemiz var.
Şimdi yeni üye olmak isteyenlerden de bir ricamız var: PDA üyesi olmak için tek koşul "PDA 2007 Manifestosu"nu okuyup onayladığınızı belirtmek. Yani grup ilkelerine uyacağınıza söz vermek. Bunu sağ panelden ya da şu bağlantıyı tıklayarak yapabilirsiniz:
http://tech.groups.yahoo.com/group/pembedomates/
"Merhaba", "Ben de tohum istiyorum" v.b. yollu notlarla yapılan başvuruları dikkate almamak durumundayız çünkü herkese teker teker "Manifestomuzu okuyup onaylıyor musunuz?" diye yazacak kadar bol vakit yok.
Ayrıca; PDA ticari bir örgüt değil. Bizim tohumlarımız ya da fidelerimiz "satılık" değil, elden ele, kuşaktan kuşağa aktarılan, doğal pembeler... Burada "para" faktörü, yurtiçi kargo bedelini "alıcı"nın ödemesiyle sınırlı! Üzerimizden ticaret yapmaya kalkışana da çok şükür hiç rastlamadık.
Bu yüzden yeni üyeler konusunda titizlik göstermek zorundayız.
Gönderen A.T. zaman: 11:15 3 yorum
Kategori: basında PDA, PDA
Nisan 22, 2007
PDA-ŞİLE PEMBELERİ
Hafta sonu Hümeyra ve Rasim Konyar'ın Şile'deki evlerindeydik. Yukarıda, geçen yıl tek türü varken (Hafize Baliç'in pembesi) bu yıl çok çeşitlenen ve ayrı ayrı çimlenmekte olan pembeleriyle Rasim...
English Gardens, Omercan, Hatay - Sıdıka Kurt, Hatay-Yüksel Atar, kendi pembeleri, İtalya'dan alıp tohumunu çıkardıkları dilimli pembeler, onların yanısıra önceki yıllar ektikleri türlü çeşitli kırmızılar... derken, Konyar'lar, resimde görülen ve dikime ayrılmış alanın bu kadar farklı türü ekmek için yetersiz kalacağından endişe duymaya başlamışlardı. 19 Şubat PDA toplantısındaki "farklı türlerin aynı yerde ve yan yana yetişmesi doğru mu yanlış mı?" tartışmasını anımsarsak, haksız da sayılmazlardı.
Plastik kovalarda çimlenen ve geceleri üstleri naylon örtü ile örtülen filizlerden en sağlıklı görüneni, geçen yıl kendi yetiştirdikleri pembelerden aldıkları tohumlardan çıkanlardı. İklime alıştıklarından olsa gerek.
Hataylılar, -bizde de olduğu gibi- Şile'de boy göstermekte biraz ağırdan almıştı...
Bu resimler bu sabah çekildiğinde günlük güneşlik olan hava, akşam üzeri kapandı, rüzgarı, soğuğu ve ara sıra çiseleyen yağmuruyla tam bir sonbahara dönüştü. Biz bile donduk. Pembeler ne yapsın?
Bu arada Rasim'in heykel atölyesini de ziyaret etme şansımız oldu. O konudaki izlenimler ve şu sıra açık olan bir sergisi ile ilgili haber Web'de Kültür Sanat'ta!